baharın serinini sırtlanmış
telaşsız yağmurlar sıvazlıyor penceremi
ölmüş aşklar hortluyor
yıkılıyor tereddüt köprüleri
kırkları aşalı çok oldu
dinen rüzgar, esenden daha çok acıtırmış
anlıyorum
peşinden koştuğum
kendi hevesimmiş benim
kırklara karışmak
bir yaprağın üzerinde soluklanmakmış
ama ağaç değil, ama yaprak
geçici güzergahın fani kervansarayı
kırklara karışmak
karışsan da bulanmamakmış
ah gönlümü çelecek o çağrı
ah duyuverecek o gamsız gönül
ah papatyaya kokan avuçlarım
ah o hepsi doymuş mahallemin kedileri
güneşin doğduğu pencereme açılan hınzır gözlerim
bitmeyen içkim
bitmeyen bahar
o hep sevdiğim şarkıları çalan….
o işte hep…
ben bir daha hiç görmedim
rodos gülü
bir daha hiç görmedim öyle adalara bakan
pencereler
ben bir daha hiç görmedim öyle bir el
yüzüme öyle üfleyen bir dua
kırklara karışmak
fincanları kapatıp
kendi ruhunu çağırmakmış
kömürlüklerden yataklara
güneye bakan camlardan
tereddüt köprülerine
sis çanlarından
rodos güllerine
hatıralardan şimdilere
şimdilerden…
kırklara karıştım
iyi de yaptım
kırklara karıştım
teşekkürler ömrüm
teşekkürler hayat
06.04.2017 Ayça Aygün
Bir cevap yazın