Bütün ihtişamımla sesleniyorum sana. Gözümün görmediği yerlerin
özleminden haber vererek. Hayatın dünyanın ötesinde bir gezegende devam
etmesinin endişesini taşıyarak yürüyorum. Boşluğun boş bulunduğu dağlardan
intihar ettiği bir zamanda tanıdım seni. Ben elimdeki kitapların ağırlığından ve
acılarımın sebepsizliğinden yürüyemezken sen kanatlarım oldun. Duyduğum ya
da duymaktan korktuğum seslerin ötesinde bir yerde yaşamaya başlamışsın. Ben
anlamak istemedikçe sen anlatmak için çabalıyorsun. Yıkılıyorum dedikçe tutup
gökyüzünün saflığına sürüklüyorsun beni. Bütün evrende karmakarışık bir
düzenin içinde kendini harcıyorsun. Yorgunluğun belki de hiç olmadık
masallardan çıkıp çığlıklara karışacak . Hayat kadınların ve gökyüzünün etkisi
altına girmeye başladığından beri bütün ilham perileri ruhumda dolanıyor.
İçlerinden söyledikleri şarkıların büyüsünde, senin kokunda dans ediyorum.
Böyle anlamsız zamanlarda kitabın en önemli sayfasını açıp okuman ruhumu
durgunlaştırıyor. Birkaç gündür bir büyünün içindeyim. Belki de kanatsızlığın
içinde senin kanatlarına dokunup güç buluyorum. Hayatta yaşanmaması gereken
bütün saçmalıkların arasında ben seni tozlu bir kitabın en önemli sayfasında
buldum. Sessizce söylediğin şarkıyla ruhumun derinlerinde yürümeye
başlamıştın. Attığın her adımda kokundan biraz biraz döküyorsun acılarıma ve
iyileşiyorum. Nasıl dememi istersen öyle söylerim. Bil ki bedenim ruhunun
derinliklerinde yaşamaya başladı. Aslında aşkın ve ölümün arasında bir yerde
sıkışmaktan korkuyorum. Sen benim aşkla ölüm arasındaki düş dünyamsın.
Girdiğim bu dünyada herşeyin sen gözükmesinden ilk defa şikayet
etmeyeceğim. Kendime gelmek istemediğim bu rüyada ellerimden tutanın sen
olması beni korkularımın ipinden alıyor. Anlatmak istediklerimi aşkın
kanatlarına yazıp sana göndermek bu kadar zor olmamalı. Bilmeni istediğim o
kadar düşün arasında senin düşlediğim bütün perilerden daha büyüleyici olman
yazdığım yazıların etkisini azaltıyor.
N. Özgür GÖK
Bir cevap yazın