”Poetikası olmayanın şiiri de olmaz” yargısı doğru değildir. Manifesto niteliği taşıyan yeni bir poetikanın yokluğu koşullarında zaten pek çok şair verili poetikaların içine girip sürdürücüsü durumundadır. Bu anlamıyla özgün bir poetikaya hiçkimse sahip değildir. Sanatsal üretimin doğası öznel görgü ve deneyimin poetikaya öncel olduğunu gösteriyor. Marks,”bilmiyorlar ama yapıyorlar” diyerek özetler bu durumu. Pek çok şair ve sanatçı da kendileriyle yapılan söyleşilerde; öznel deneyimlerinde, sanatsal üretim anında ya da sürecinde hiçbir poetik kural ve düşünceyle kendini sınırlamadığını anlatır. Poetika, genel şiir bilgi ve görgüsü demek değildir. Genel şiir bilgisi ve görgüsüne genel bir düzeyin üstünde pek çok şiir yazan insan sahiptir ya da sahip olduğu varsayılır. Poetika, çoğu zaman ve genel olarak, yazılmış olan farklı şiir pratiklerinin incelenmesi ile varılan bir genellemedir, şiir pratiklerinin incelenmesi ile ulaşılan şiir sanatı hakkındaki kuramsal sonuçlardır. Poetik değişimleri yaratan da yine şiir pratikleridir. Yeni poetika yeni şiirden soyutlanarak genelleştirilip kuramlaştırılır. Tek tek şairlerin poetik görüşleri de eserlerinde yapılaşmışsa önem taşır. Şiiri ile poetik ifadeleri çelişiyorsa, bu görüşler, şiir hakkında genel düşünceler kategorisinde değerlendirilir. Şairin poetikayla ilişkisi, işinin bilgi ve görgüsüne sahip olmanın ötesinde değildir. Bir düşünsel ve felsefi etkinlik olarak poetika düşün insanının etkinliğidir. Sanatçının işi sanatsal eser üretmektir. Sanatçı ya da şair sanatsal eseri ile değerlendirilir, düşünsel etkinliği ile değil. Düşünsel etkinliği ve poetikası eserinden çıkarımsanır. Çoğu zaman da eseri ile poetik görüşleri çelişki içinde olabilir ya da farklı poetik değişiklik ve etkiler altında olabilir. Türk edebiyatında poetik yapıt eksiklikleri, sanatçılardan çok düşün insanlarının eksikliği olarak görülmelidir. ”Poetikası olmayanın şiiri de olmaz” yargısında bulunanlar, hem kendilerine hem de verili şiir sanatı gerçekliğimize haksızlık etmektedirler. Var olan bir poetik görüşün içine girmek ne kadar poetikası var dedirtebilir ki bir şaire? Toplumcu Gerçekçilik’i bir kuram olarak sen üretmedin ki (!?) Ya da Sembolizm’i, Gerçeküstücülük’ü? … Günümüz şairleri, tüm bu şiir kalıtlarından ve tüm poetik kalıtlardan şiirin neliğine ilişkin oydaşımsal bilgiler çıkararak yararlanıyorlar. Şu ya da bu şiir kuramsal çizginin savunuculuğunu yapıyorlar. Sonuçta hangi şiir kuramını savunduklarına değil ürettikleri şiire bakılıyor doğal olarak. Turgut Uyar’ın dediği gibi; ”Bilmeyen yoktur mutlaka, ama gene söyleyeceğim, bir ozanın işi ilkin şiir yazmaktır.”
Fettah Köleli
Bir cevap yazın