Uçarı mırıltılarda ağır kuşkular
Hançer suratlı bir geçmiş saklı ilmek ilmek
Sızan karanlıkta
Adamın yüzünde cücelmiş cesareti
Boy atmış teslimiyete doğru
Sabahları yalnızlığı ısıtan çay
Uzunca bir lahza bardağın dibinde
Hasret benim ana dilim
İçimde kırılan geçmişin dalları
Kısa metrajlı rüyalardan sonra
Göç peronundayım kapılarda bir telaş
Uzun bekleyişler aynı sancıyla
Mütemadiyen akıyor sular
Bir ağacın gövdesinde büyüyorum
Acılar günah altı edilmiş
Aynı mızraktan saplanmış yüzlerde
Ağır taşlar direniyor dağ yamaçlarında
İnsanlar üzgün adımlarda birikirken
Balkonların tenhası düşüyor gözlerimden
Özlemek sabaha düşen çukur
Çizik aynalar sessizliğin izleri
Kentleri kara köyleri yara gördüğümden beri
Çırpınıyorum kuşlarla
Devletin karşısında
Şubat 2020
Bir cevap yazın