Ne kadar derindeymiş dibim; batıyorum batıyorum iniyorum iniyorum kendimi bir kaya gibi aşağı bırakıyorum. Ufalıyor ufalıyor… UFF! Alıyor. UFF! Ediyor. AHH! Alıyor. AHH! Çekiyorum. Bir türlü dibe varıp ayaklarımdan güç alıp yukarı çıkamıyorum. Suyun en derininde bile hep bir sarmal labirentin içindeyim. Gökkuşağının dibindeki altın yüklü küpü arayan hatta gökkuşağının bir ucundan kayıp altın küpünün kucağına düşmesini bekleyen bebeklikten yeni çıkmış biraz da arada sıkışmış küçücük bir çocuk gibiyim. Masum, şaşkın, kocaman ve mutlu gözlerim; gönül gözüyle duyanlara rüzgarın melodisini fısıldıyor. Kirazların kıskandığı dudaklarım muzipçe kıvrılıyor. Bir çiy tanesi burnum yavaş yavaş çoğalan yağmurumla yarışıyor.
O hızlandıkça sevinçle ellerimi çırpıyor merakla, umutla, sabırla arkasından gelecek gökkuşağımı bekliyorum. Yağmurcuklar geziniyor ellerimde, yüzümde, dilimle onlarla oynuyorum. Yağmurcuğumun tadını çıkarıyor onunla uzun uzun kol kola raks ediyorum. Ardından yorulup ıslak çimenlerin üstüne çöküyorum. Islanıyor elbisem önce irkiliyor sonra kahkahayı basıyor sonra da yavaş yavaş sıkılıp kızmaya başlıyorum. Sabırsızlanmaya başlayıp kendi kendime:”Bir an önce yağmurum dinse de gökkuşağım görünse.” diyorum. Ancak yağmurcuk beni dinlemiyor. Tersine benimle alay edercesine şiddetini arttırıyor artık sırılsıklamım. Annem kızacak biliyorum. Takatim kalmıyor hem korkuyor hem üşüyorum.
Yüzünden ve yüzümden, kalbimden akan inci tanelerim arsız yağmura karışıyor. Kös kös evin yolunu tutup “Eşek pis kaba!” diye söylene söylene önümdeki taşa tekme atıyorum. Taş ayağımı acıtıyor inci tanelerim yetmiyor gökkuşağıma kavuşamamamın acısı canımın sancısıyla birleşiyor. “ANNEEE!” diye çığlık çığlığa, hüngür hüngür ağlıyorum. Neye ve kime dediğimi bilmeden: “ALACAĞIN OLSUN!” diyor içime içime sessiz çığlığımı savuruyorum. Sonra kendimi duyuyorum: “Niye senin alacağın oluyormuş? Ben sana bir şey yapmadım ki. Esas benim bunca zaman seni bekleyen ben alacaklıyım senden. Yine niye dediğimi, kime dediğimi bilmeden: GÖKKUŞAĞIMI İSTİYORUM!” diye haykırıyorum. Sonunda evime ulaşıp umutlarımı güneşe saklayıp yine kendime sığınıyorum.