Sesini uzaklara götüren yeli tanıyorum
Kanıma dokunur esintisi
Gün olurdu güzü konuşurduk birlikte
Orada cenini rahimden kazıyan ejderha
Orada başka bir uzaklık, serçeler kanatsız
Okunmamış gazeteler kapıların ardında
Özlenenleri kapan elleri zamanın
Ben hiç görmezken seni
Bu resimlerde tükenen takvim yapraklarına yakın
Ateş kırmızı düşler içinde
Soldu bakışlarının bahçesindeki çiçekler
Korkuyorum Nora
İşgüzar bir memur her fırsatta işlemekte sabıka dosyalarını
Ekmek için param kalmadı
Ne acı, tuzu komşudan elleri boş beklemek
Lastik çizmelerim yok yağmura gitmek için
Bir aralık var çılgınlık içinde ve bu aralıktan esen rüzgâr
Kalkan elleri nicedir bırakmıyor peşimi
Beklerken yaşama becerisinden yoksun
Yolun anlamını içen, önüme serili dünya haritası
Boylu boyunca üzerine uzanmış gölgen
“Ses ver, ruhun erincine yatır, nasılsa havaya karışır her şey” diyorsun
Çoktandır korkmuyorum Nora
Nasılsa tutuyorsun ellerimden
Bir cevap yazın