Güneş erken doğmuştu yıldızlara eşlik etmek için. Rüzgâr, dilinde çapkın bir ıslıkla tenini
okşuyordu kadının. Bu defa farklıydı. Kendisi bir yolculuğu çıkmamış, şehre yeni bir adam
gelmemişti. Tesadüfler kaderimizdir, dedi içinden. İçinden haykırmak, çimlerin üzerinde
koşmak, süper kahramanının pelerinine sarılıp uçmak geliyordu. Arkasını döndüğünde güneş
birden yeryüzünde belirdi ve kadın bir kez daha mest oldu bir çift kehribara. Yeşil zihninde
çiçekler belirdi rengârenk, her bir çiçekte adamı kokladı. Dudağında gülü dikeninden ayıracak
bir gülümseme ile atıldı onu cennete taşıyacak kollara. Koca bir çınara benzeyen uzun boylu
bu adamı her bir dalından öpmek, her mevsimine ellerinin şahitlik etmesini istiyordu.
Göğsüne sığınıp sevgisinden taşan pırlantaları akıtmakla yetindi o an. İlk ve son olduğunu
bilseydi farklı olur muydu? Saçlarına konan öpücüğün şefkatiyle daha çok ağladı, içinde bir
kelebek can buldu ve saniyeler sonra kelebek, kadının hissettiği boşlukta uçtu gitti. Kafasını
kaldırıp baktığında bir kez daha sarmalandı adamın kehribar bakışlarıyla. Sıcacıktı, şefkat
doluydu. Hiç bırakmayacak, korkularını uçsuz denizlerde bırakacak ve onu anlayacak gibiydi.
Yanıldığını anlayacaktı. Adam uçsuz bucaksız denizlerde onu korkularıyla savunmasız
bırakacak ve onu anlamayacaktı. Adam gözlerini başka bir kadına kapatırken, güzel kadın tek
başına boğulacaktı. Onu neyin beklediğini bilmeden “Canımsın sen benim…” cümlesine
kanat çırpan kalbine utangaç bir şekilde göz kırptı. Bindikleri arabanın dünyanın en güzel
mekânı olduğu zihninde yer kaplarken, adamın elinin üzerindeki eline hayranlıkla baktı.
Adamın esmer teninin kendi teninde yarattığı tezatlığın dansını zevkle izledi. Güzel kadının
güneş ışığında dakikaları geçti. Binlerce kez yeniden âşık olduğu dakikaların ardından kumral
saçlarıyla dalgın dalgın oynarken bir şey fark etti: o üzerine doğan bu güneşi hak etmiyordu!
Şakaklarındaki aşkla bezeli beyazları, yüzündeki nefes kesen hafif çilleri, içine çocukları
sığdırabildiği kalbini ve komik olmayan esprilerine rağmen kahkahaya boğan çocuksu yüz
ifadelerini düşündü. Saatler sonra güneş battı başka birine doğmak üzere. Kadın kırgındı.
Kırgın ve âşık. Kalbinden çıkarttığı cam kırıklarını kalbine bir kez daha batırırken teşekkür etti
sadece adama. Tüm haykırışlarını, adamın çıkarttığı pelerini bir teşekküre sığdırdı. İçinde
kopan fırtınalarda savruldu. Kadının geçtiği yollarda çiçekler soldu, rüzgâr bu defa hüzünle
saçlarını okşadı. Ancak genç kadın bir şeyi anladı. Onu hak etmeyen kendisi değildi. İnsan
neyi hak ettiğini en iyi kendisi bilir çünkü başka kimse gerçekten çıplak gözle bakmaz ona.
Kimse tanımaz. Güzel kadın da adamı tanımıyordu, tanıdığını sanıyordu sadece. O yüzdendir
ki adam başkalarına doğduğunda o karanlıkta yıldızlara ağladı. Kadın güçlüydü. Cennete
giderken yalnız dans ediyordu.
BİR ÇİFT YALANCI KEHRİBAR- DİLEK ÖZDEMİR
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın