17 ağustos 1999 saat 03’02
Sanki,yerle gök bir birinin içine girdi.Şiddet’li bir gök gürültüsüyle beraber olan deprem adapazarını yerle bir etti.Her yer zifiri karanlığa büründü.Yıkılan binaların altında kalanların feryatları ayyuka çıktı.Sağ kalanların yakınlarını kurtarma çabaları hep boşa gidiyor.Beton yığınlarıyla dolu sokaklarda yürümek dahi mümkün değil.Göz gözü görmüyor.
27 yıl sonra 2026
İstanbul maltepe huzur evi bahçesi.
Hatice hanım altmış sekiz yaşında,bembeyaz saçları,ton ton mu tonton bir teyze.Yanında otuzbeş yaşında kızı pınar,damadı mesut,torunu oniki yaşında emin.Yine torunu on yaşındaki elif ile huzur evinin bahçesin’den içeri girdiler.Hatice hanım kendin’den emin gururlu bir şekilde,huzur evinin ana giriş kapısına yürürken,kızı ve torunları üzgün.Damat ise pişmiş kelle gibi sırıtmakta.O ise diğerlerin’den ayrılmış geriden gelmekte.
Hava çok sıcak,insanlar buram buram terliyor.Yol kenarındaki çiçekler susuzluktan boyunlarını bükmüşler.Pınar eğilip boynunu bükmüş çiçekler’den bir tane koparıp,ardından annesine seslendi.
“Anne.Lütfen anne.Beklermisin.”
Hatice hanım hafif bir gülümsemeyle beraber durdu ve yavaşça geriye döndü.Pınar annesinin yanına geldi.
Elindeki çiçeği uzattı.Hatice hanım çiçegi alıp,kokusunu doya doya içine çekti.
“Aynı senin gibi kokuyor kızım.”
Pınar,annesi’nin kendisiyle ilgili söylediklerine sevindi.Mahçup bir gülümsemeyle birlikte,
“Anne ne olur bizi affet.Bu benim elimde değil.Mesut,senin bizimle kalmanı istemiyor.O kadar uğraştım ikna edemedim.”
“Kızım,pınarım.Herşeyi biliyorum.Sen üzülme yeterki.
Hem o kadar uzakta değilsinizki!
Fırsat buldukça,torunlarımla
beraber gelirsin.Hadi al çocuklarını’da gidin buradan.
Bende içeriye gidip yeni yuvama yerleşeyim.”
Hatice hanımın torunları emin ve elif yanlarına geldiler.Her ikiside çok üzgünler.Emin anneanesine,
“Anneanne,ne olur burada kalma.Bizim’le kal.Biz seni çok seviyoruz.”Elif devam etti.
“Abim doğruyu söylüyor anneanne.Ne olur evimize gidelim.”
Hatice hanımın yüzü gülsede,içi kan ağlayarak,
“Ah benim kuzucuklarım.Sizin üzülmenizi hiç istemesemde,
benim burada kalacağıma ve buranın artık benim evim
olduğuna alışmanız lazım.Hem
siz merak etmeyin.Sıksık anneniz sizi buraya getirir sizi.
Bende gelirim,olurmu?”
Torunlarını öptü,sonra arkasını dönüp huzur evinin kapısına doğru yürümeye başladı.Bir daha’da geriye dönüp bakmadı hatice hanım.
Pınar annesini geriye döndürememenin acısıyla hıçkırıklara boğuldu.Boyunları
bükük huzur evinin bahçe kapısından çıktılar.
Huzur evinin geniş giriş kapısından içeriye girerek,tam karşıdaki bankoya doğru ilerledi.Önünde durdu,sağına
soluna baktı.Giriş’te kimseyi göremedi.Elinde’ki çantayı yere bırakıp,duvarlarda asılı resimlere bakmak için haraket
etti.Bir süre sonra,bir resmin önünde durdu.Onu seyre koyuldu.Arkasından gelen etkek görevli.
“Hoş geldiniz.Kime bakmıştınız.”
Hatice hanım geriye dönerek hafifçe gülümsedi.
“Size nasıl yardımcı olabilirim teyzeciğim ?”
“İyi günler evladım.Beni yetkilerle görüştürebilrmisin.Bu günden sonra burada
kalacağım.”
“Tabii görüştürüm teyzeciğim.
Nasıl anlayamadım,sizin beklediğimiz musafirimiz olduğunuzu.”
“Hadi evladım hadi,ayakta fazla duramıyorum.Gidip bir an evvel oturmam,istirahat etmem lazım.”
“Haklısın teyzciğim,ben bunu düşünemedim.Bak şöyle yapalım,şey isminiz neydi teyzeciğim?”
“Hatice gündoğdu.Oldumu şimdi?”
“Tamam hatice teyzeciğim.Şu anda herkes yemekte.Şimdi birlikte yemekhaneye gidip,
bizde yemek yiyelim.Daha sonrada görevlilerle görüşüp
senin kaydını yaptırırız
olurmu?”
“Peki evladım olur.Düş önümede gidelim.”
Görevli hatice hanımın çantasını
aldı.Arka’da hatice hanım,önde görevli koridoru geçerek yemekhane kapısına geldiler.
Önce bir durakladı.Sonra bir adım atıp tekrar durdu.
Yemekhane’de yemeğini yiyen kader arkadaşlarını baştan
başa gözden geçirdi.Farkında
değil,göz yaşlarının yere düştüğünden.
Şu anda burada yemek yiyenlerle aşağı yukarı akran hatice hanım.
“Kim
bilir ne dertleri,ne sıkıntıları vardı’da buraya geldiler.Belkide
onlarda benim gibi çocukları tarafından istenmediğinden buraya
gelmişlerdir.Aman ben ne düşünüyorum.Bak hatice.İşte burası senin yeni yuvan.
Bunlarda senin yeni komşuların.”
Göz yaşlarını silip,görevli’nin gösterdiği masaya oturdu.
O sırada,hatice hanımı gören diğer huzurevi sakinleri,bir taraftan yemek yerken bir taraftanda kendi aralarında konuşuyorlar.
Hulisi efendi.Emekli hakim.
Yaşar efendi ise emekli bekçi.
Hulisi efendi.
“Bekçi başı yaşar.Bak,yeni bir kader arkadaşımız geldi.”
“Gördüm sayın hakimim.
Kapıdan içeriye ağlayarak girdi.
Tıpkı benim gibi.Hepimiz gibi.”
“Yemekten sonra bir hoş geldin diyelim olurmu bekçi başı?”
“Neden olmasın hakim’im.Olur tabii.”
Hulisi efendiyle yaşar efendi,
yemeklerini yedikten sonra hatice hanımın yanına uğradılar.Hulisi efendi.
“Afiyet olsun efendim.”
Başını kaldırıp kendisine”Afiyet olsun”diyen kişiye baktı halime hanım.
“Teşekkür ederim.Sizede afiyet olsun.”
“Efendim aramıza hoş geldiniz.
Benim adım hulisi.Emekli hakimim.Bu bey efendi’de yaşar.Kendisi emekli bekçidir.
Devletin azı dişiydi bir zamanlar.Yani sizin anlıyacağınız benim korumam olur kendisi.”
Hatice hanım gülmemek için kendini zor tuttu.
“Demek,bey efendi sizin korumanız öylemi?”
“Evet..Yoksa inanmadınızmı?”
“Estağfurullah efendim.Tabiiki inandım.Sizinle tanıştığıma
memnun oldum.Emekli öğretmen halime gündoğdu.”
Yaşar efendi devam etti.
“Bizde memnun olduk hocam.”
Hulisi efendi.
“Peki o zaman öğretmen hanım,biz gidelim.Size tekrar afiyet olsun.”
Hulisi ve yaşar beyler,hatice hanımın yanında ayrıldı.
“Tüh ulan,hatice hanıma yutturamadık.”
“Ya hakimim,neden herkese benim korumam diyorsun?”
“Benim hoşuma gidiyor yaşar efendi.Eskiden benim korumam yokmuydu?Vardı tabiikki.İşte bende o günlerdeki gibi hissediyorum kendimi.Bu yüzden’de seni korumam olarak görüyorum.”
“Bırak allah aşkına hakimim ya.Ne korumasıBundan sonra bizden,ne köy olur,nede kasaba.
Ben daha pantolonumu topluyamıyorum.Kaldıki sana koruma olucam.”
“Hadi hadi çok konuşma.Daha gidip mühendis beyle tavla atacağım.Ha bu günde onun tarafında olursan külahları
değişiriz koruma bekçi başı yaşar.”
Yaşar efendi başını iki yana sallayarak hulisi beyin ardından odalarına gittiler.Odalarına girmeden yılmaz beyin odasının önüne geldiler.
Kapıyı bir kaç kere vurduktan sonra,içerden çağırılmayı beklediler.Ses çıkmayınca kapıyı yokladı hulisi bey.Kapı kitli değil.
“Kapıyı kilitlememiş.Hadi gel girelim içeri.”
“Ya sana bir şey söyliyeceğim hakim’im.”
“İçeri girelim,orada söylersin yaşar efendi.”
“yok,burada söylesem iyi olur.”
“İyi peki söyle.”
“Hakim’im,seninde dikkatini çektimi bilmem ama..”
“Ne dikkatimi çeksin’ki?”
“Bu yeni gelen bayan.Hatice hanım.”
“Eee..”
“Diyorum’ki.Hatice hanım yılmaz beye çok benziyor.”
“Yok artık yaşar.Onuda nereden çıkarttın?”
Hulisi bey şöyle bir düşündükten sonra.
“Doğru söylüyorsun yaşar.Biraz
düşündümde,gerçekten çok benziyor.Neyse hadi girelim içeriyede,uyuyorsa
uyandıralım şu huysuzu.”
Kapıyı açıp içeri girdiler.Yılmaz bey yatağa uzanıp uyuyor.Yanı başındaki sehpa üzerinde “Kaybedilen yıllar”
İsimli roman var.Demekki romanı okurken,ağırlık çöktü uyudu. Yanına yanaşıp dürtükledi hulisi bey.
“Hışt uyan ihtiyar.”
O kadar derin uyuyorki,bir kaç kez sarstıktan sonra gözlerini açtı yılmaz bey.
“Hayırdır huysuz.Uyuyup kalmışsın.Yemeğede gelmedin.”
Gözlerini ovalayarak kalkıp yatağa oturdu.
“Hoş geldiniz arkadaşlar.”
“Yılmaz kardeşim,hadi elini yüzünü yıkada yemeğe in.Yoksa aç kalacaksın.”
“Ben aç değilim yaşar.Yemeğe inmeyeceğim.Siz oturun,ben geliyorum.”
Yılmaz bey yüzünü yıkamak için lavaboya gidince,onlarda sandalyelere oturdular.Hulisi bey masa üzerideki tavlayı
önüne çekip,açtı.Biraz sonra
yılmaz bey gelip,hulisi bey in
karşısına oturdu.Tavla oynamaya başladılar.
“Dün beni yenmiştin üstadım.
Ama bu gün ben seni yeneceğim.”
“Hakimim,her gün yeneceğim diyorsun,lakin hep yeniliyorsun.Kaç senedir
buradayız,bir türlü öğrenemedin bu tavlayı.”
“Hadi be ordan huysuz.Ben sadece şanssızım.Bu yüzden yenemiyorum seni.”
“Öyle olsun hakimim.Neyse,hadi sıra sende.”
Yarım saat sonra.
“Hakimim,ne yazıkki bu günde kaybettin.Yarına allah kerim.”
“Bekçi başı,sen bu huysuzun eski arkadaşısın.Söyle bana,ben bu adamı yenemiyecekmiyim hiç?”
Yaşar bey gülümsedi.Arkadaşının çok iyi tavla oynadığını biliyor.
“Sen boşuna uğraşıyorsun hakimim.Hiç bir zaman yılmaz beyi yenemezsin.Çünkü onun
gençliğinde türkiye sampiyonluğu var.”
“Neyse yarın yenerim belki.”
Gülüştüler.
“Yılmaz kardeşim.Ben sana bir şey sormak istiyorum.Kızmassın değilmi?”
“Sana neden kızayım arkadaşım.
Sen benim eski arkadaşımsın.
Ben sadece hakim beye kızarım.”
“Siz kaç kardeşsiniz?”
“Neden sordun?Sen bilmiyormusun üç kardeş
olduğumuzu.”
“Biliyorum üç kardeş olduğunuzuda,emin olayım
dedim.”
“Yaşar sen bana bir şey mi söylemek istiyorsun.Daha açık konuşurmusun.”
Yaşar bey ilk önce yutkundu.
Aklından belkide yanıldığını düşündü.Sonra devam etti.
“Peki,kardeşlerin sağmı?”
Yılmaz bey sinirlenmeye,
gözleri dolmaya başladı.
“Yaşar,kardeşlerim ve anamın babamın öldüğünü sende biliyorsun.Neden soruyorsun?”
Yılmaz beyin kalbi hızlı hızlı çarpmaya başladı.Hulisi bey araya girdi.Yaşarın patavatsıslık yaptığını düşündü.
“Tamam tamam yaşar bey.Kapat konuyu.”
“Hayır devam etsin.Neden sordun yaşar?”
“Yılmaz kardeşim.Seni üzmek istemedim..Lakin sana söylemeden’de duramıyorum.
Bu gün buraya bir bayan geldi.
Artık burada kalacakmış.”
“Bana ne elin kadınından.”
“Senin rahmetli kardeşine çok benziyor.İnanırmısın tıpkı sen.Bu yüzdende sana söylemek istedim.”
“Yaşar,benim kardeşlerim öldü.Bunu sende biliyorsun.O kadın benim kardeşim olamaz.”
“Gözlerinle görmedin öyle değil mi?”
“Daha fazla uzatma yaşar.Adam ne hale geldi.Kalk’ta gidelim.”
Her ikiside odadan çıktıktan sonra,yılmaz bey ne yapacağını
şasırdı.Yüzünün yandığını,
bacaklarının titrediğini fark etti.
Tekrar yatağa oturdu.Artık
boncuk boncuk terliyor.
“Ya yaşarın söylediği gibi,kardeşim yaşıyorsa?Bu gelen kadın kardeşimse?Ama
yetkilier onların öldüğünü
söyledi.Yok yok.Olmayacak böyle.Gidip bizzat kendim görmeliyim.”
Alnındaki ter taneciklerini eliyle sildi.
“Böyle olmaz.Elimi yüzümü yıkasam iyi olur.Eğer kardeşimse beni böyle görmesini
istemem.Allahım inşallah kardeşimdir.”
Koltuktan kalkıp lavaboya gitti.
Elini yüzünü yıkadı.Dişlerini
fırçaladı.Bir süre aynada kendisine baktıktan sonra,tekrar odaya girip gardoloptan temiz
gömlek çıkartıp giydi.Titremesi
geçmemiş bacaklarını sürüyerek odadan çıktı.İçi kıpır kıpır.Olduk
çada heyecanlı.Yıllardır hiç
böyle olmadığını düşündü.
Yavaş yavaş merdivenleri inerek
koridoru geçip yemekhaneye
girdi.Kısık gözlerle yemekhane
içine göz gezdirdi.Çoğu masa boş.Bir kaç kişinin dışında yemeğini yiyen odasına çekilmiş.Yılmaz beyin kapıdan
girdiğini gören görevli bayan
gülüzar,
“Yılmaz amca,bu gün yemeğe
geç kaldın.Hadi oturda yemeğini
ben getireyim.”
Bir daha baktı yemekhanenin
içine.Kardeşine benzer birini
göremedi.
“Yok,yaşar yanılmış.Boşuna geldim buraya kadar.”diye kendi kendine konuşmaya başladı.
“Yılmaz amca size diyorum.
Hadi oturda sana yemeğini
getireyim.”
Elini dışa doğru sallıyarak geri döndü.
“Yok gülüzar kızım.Yemek yemiyeceğim.Ben odama çıkıyorum.”
“O zaman ben senin yemeğini
ayırıyorum.Ne zaman istersen
odana getiririm.”
Yılmaz bey oradan ayrılıp odasına gitti.
Hatice hanım ise yemeğini
yedikten sonra,ikinci katta kendisine ayırdıkları odaya gidip yerleşmeye başladı.
“Eh be hatice hanım.Bu günleridemi görecektin.Kızının
yanına sığamadın gittin.Ama
kızımın bir suçu yokki.Damat
olacak herif alacağını aldı nasıl
olsa.İstermi beni yanında.Olan
o kuzucuklarıma oldu.
Anneannelerini sık sık göremeyecekler.Babaları müsaade etmez beni görmelerine.Hadi bakalım
hatice hanım,yeni yuvana hoş
geldin.”
Ertesi sabah.Saat 07’30.
Yılmaz bey odasının kapısını
açarak dışarı çıktı.Karşı odanın
önünde eğilmiş,yere düşürdüğü
çantasını almaya çalışan bayan,
yılmaz beyin dikkatini çekti.
“Bu oda boştu.Demek yeni gelen
bayan bu.”
Yaşında beklemeyecek bir hareketle eğilip yerden çantayı aldı yılmaz bey.Her ikiside ayağa dikildi.
“Siz yeni gelen bayan olmalısınız?”
Hatice hanım,yılmaz beyin yüzüne bakmadan elindeki çantayı aldı.
“Evet dün geldim beyefendi.
Teşekkür ederim.Size zahmet
oldu.”
Yılmaz bey bayanın yüzünü iyice görmek,onun kardeşi olup olmadığımı anlamak için lafı
uzattı.
“Benim adım yılmaz hanım
efendi.Sizin isminizi öğrenebilirmiyim?”
“Yılmazmı?”dedi.
Sanki beyninde şimşek çakmış gibi oldu hatice hanımın.Hiç terettüt etmeden başını
kaldırıp,karşısında duran
adama baktı.Her ikiside göz göze
geldi.Yılmaz bey içinden.
“Kardeşim yaşıyor.Şükürler
olsun rabbime.”
Yıllardır yüzü gülmeyen huysuz
yılmazın yanaklarında hafif bir
tebessüm belirdi.Artık gözleri
Pırıl pırıl.Lakin kalbi eskisinden
daha hızlı atıyor.
“Abi.”
Dudaklarından ancak bu kadar çıkabildi hatice hanımın.
“Hatice.Yaşıyorsun?”
Sarıldılar.Hemde doya doya.
“Abi ben seni öldü biliyordum.
Allahıma şükür ler olsun sapa
sağlam karşımda duruyorsun.”
“Bende seni öldü biliyordum
öğretmen hanım.Gel bir daha
sarılayım sana babamın kızı.”
Bir cevap yazın