Keşke gelseydin bahar gelseydi ardından
Parklarda kuşlarla söyleşseydik
Geçiyor zaman
Nice akşamlar geçti sensiz
Nice sokaklarda yalın ayak dolaştım
Nice şehirler aştım
Kentten kente
Dertten derde
Bu uğursuz mevsimler
Bu kara bulutlar ülkemde
Bizi tam ortamızdan kırdılar
Şuramızdan sol yanımızdan
Marmara’ya dökülür bir kolumuz
Bir kolumuz Fırat
Sağ yanımız baldıran
Kaçak çay içtiğimiz
Kaçağa gittiğimiz
Kaçak sevda yani
Kısas’ta sema dönerken bir can
Dergah’ta sabah zikrinde ustam
Memleket karanlık
Mevsim hep hazan
Kış ortası
Kar karası
Topraksız köylü Şıhan
Oğlu çamur içinde ayağı çıplak
Ah ustam
Annesinin kucağında süt bebesi
Zindan
Baştan ayağa zindan
Tütünüm de kaçak
Ah sen gelseydin keşke
Gelince gülseydin keşke
Hayına inat
Zalıma inat
Nemruda inat
Gelseydin keşke
Dragos’tan Karaköprü’ye yol gider
Canımdan can gider
Ah keşke
Bir sabah odamda
Dört duvarda
Dört evlat gülüşü
Ellerim duada
Sevda zulamda
Gazetelerde kirli suratlı adamlar
İki bin on dokuz arefesi
Kire batmış kaldırımlar
Uyanın artık uyanın
Adını da kirlettiler Tanrı’nın!
Bir cevap yazın