Eskiden çamların uğultularına karışırdı sesleri
Gönlümüzü gururlu ve kibar açardık onlara
Puhu kuşları kadar ürpertici çığlıklarında
Birden yalnızlıklarına dönselerde
Seni hiç yalnız bırakmazlardı
Hanımelleri uzak çağrışımlarla
Sesleri hafifçe kırgın
Yıldız alacası leylak moruna karışmış saçları
Kor yongası dumanlı bir alev almaya yatkın
Bir eylül taşılardı o eski kadınlar
Şimdi başka bir dünyaya uyandık
Modern ve tüketici
Bugün kadınlar ah kadınlar
Bazıları kan gülümser her yanında anlaşılmaz yara
Bazıları dumanlı bir yağmur gibi tüm camlar kırılıyor
Bazıları kan tadında damağında
Bazıları ah kızıllığa boğuyor baktığı her yeri
Bazıları yarı farkında şiddetle okşandığının
Bazıları şimşeklere gebe sokakları tutmuş yankısı
…
Bazıları kapkara bir yalnızlıkla doludur
Kim bulsalar boğulurlar
Bazıları serseri bir erkekten çalınmıştır
Bazılarına bakamazsın gözlerini kibrit yalazı
Bazıları kirpikleri ağır yosunlara batmış
Kapılar kapatılmış suratına
Bazıları buzlu yüklü hüzün herşeye üzüntülü
Bazıları lacivert yelkenler açmış rüyarıyla örtülü
Ah sevgilim,
Mor uğultulardan oyulmuş erguvanlarla gelirsin
Billur gaganda umut yüklü
Her bir sözcükte aydınlanır yüzüm
Her bir soru da yenilenir bedenim
Kimsin… nesin.. nerden gelirsin..
Bilmek değildir niyetim
Seni sevmek olduğun gibi sevmektir
Tek dileğim yüzünün aynasında kendini görmek
Çocuksu saf ve temiz gülüşünle baharlara karışmak
Tek derdim yollarımı karıştırıp tekrar tekrar geçtiğimiz yollardan geçmek
Ürkek adımlarının sabırla dokuması ruhumdaki gergefi
Telaşsız, huzurlu bir güne uyanmak işte tek derdim
Bazı kadınlar bazı erkekler bazı hayatlardan değil
Yeni yep yeni bir hayat olsun isterim sende ben bende sen
Mehmet Özgür Ersan
Bir cevap yazın