Seni sevmenin çiçeğini büyütüyorum
ellerini alıyorum, bir tek ellerin değil böyle
böyle bir yaşam kaygısı taşıyorum
Başım dönüyor, başın dönüyor
niçin böyle portakal acısı, dilimiz kesik ve dudakların
kanlı
Emilmiş ne varsa senin göğsüne çıkıyor
seni alıyorum
seni seviyorum
bir çiçek kendini büyüyor.
Ağzın gül yuvası- ben buralara ekilmişim.
Kendimi olur olmaz kuytulara çekiyorum.
Burası göğsün, burası göğüm.
Anam olan rahmin, sevgilim olan,
âh!
Beni yüzüne doğur, doğrult, dirilt!
Beni Allah sana yakıştırsın- ağzın amin!
Nicedir bakmaların bu iklimde çıplak
Sana yürüyen bir yol bulurum -elbet ben de kirpiğinden düşerim
hüznünü gezdirmeye çıkmışım,
iki elimde ayakların hiç olmadığı kadar soğuk birer
at!
Bir kuş ölüyor yanağında-böyle çıplak kal!
Şimdi soğuktan kavrulmuşumdur,
bahçenizde nar, bahçende nar, avcumda için!
Göğsümü kızgın demirlerle döv!mesene, beni vursun ağzın
vursun beni ağzın, beni vursun ağzın
Korurum saçlarını yağmur için ve ellerim için sabahlarını
kenetlenmek ve doğurmak adına
ne kadar yaran varsa yalamaya geldim
böyle çıplak at, böyle çıplak kal!
Kim çeker narımızı, nazımızı
-yaz bitti
senin bu kokun hazirandı, burnumdaydı, şuncacık gövdemdeydi
yanına oturmuşum, çaya tuz, eteğim üstüne uçuşan kuş-pır!
Sen gözlerinle baktın, ben gözlerimle
hiç bilinmeyen bir gök durağı
ölüydüm
dirildimse memelerinden
diriyse memelerin
bu benim acıya emilmişliğim! Analığım.
yalnızlık kudur!
Bu deniz hiç bitmez olur.
Senin üstün bildiğim en güzel yatak-soyun böyle çıplak at!
süt gibiydi gövdelerimiz
kaynadı, taştı
buğdaya vurdu benzlerimiz.
Senin bir çiçeğin vardı-böyle çıplak-?
Bir cevap yazın