Yazar, çevirmen Tahsin Yücel’in 2003 yılında Ömer Asım Aksoy Roman Ödülü ve Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanan Yalan adlı roman eleştirel bir üslupla yazılmış, toplumun farklı katmanlarındaki sahtelikleri gözler önüne seren, sorgulayıcı bir roman. İnsanlık tarihi boyunca varlığı inkâr edilemeyen bir olgu olan yalanın daha derinden incelenmesi açısından çarpıcı bir kaynak.
Yıllar önce annemle babamın Devlet Tiyatrosu’nda izleyip bana beğeniyle anlattıkları bir oyunu anımsadım. Sizinle paylaşmak istediğim tam da bu konuyla ilgili. Üstünden bunca zaman geçtiği halde bir şeyler kalmış aklımda. Demek ki hayli etkilenmişim aktarılanlardan. Bir aile büyük bir evde yaşıyormuş. Evin annesi, babası işleri yetiştiremediklerinden bir yardımcıya ihtiyaç duymuşlar. Görüştükleri adaylar arasından beğendikleri kişi, “İstediğiniz bütün işleri yaparım, yalnızca yılda bir gün yalan söylerim.” demiş. “Ooooh, yılda sadece bir gün… Ne olur ki? Hadi, hemen işe başla.” Başlamış ama yalanlarıyla da ortalığı karmakarışık etmiş, gelenleri gidenleri birbirine tokuşturup daha ilk gün bütün aileyi birbirine katıvermiş. Ertesi gün evdekiler karşılıklı hesaplaştıklarında işe alınan kişinin yalancılığı ortaya çıkmış. Kendisinden olan biteni açıklamasını istediklerinde, “Eh, ben size yılda bir gün yalan söylerim dedim ya… Siz de kabul ettiniz. Dün, benim yalan günümdü…” deyivermiş.
İnsanlar neden yalan söylerler sizce? Şöyle bir düşünün, kim bilir aklınıza neler gelecek. Hazırsanız sebepleri birlikte bulmaya çalışalım. Özellikle çocuklar, gençler aşırı aile baskısı altında kaldıklarında, özellikle kâğıt üstündeki başarısızlıklarını, onaylanmayacak bazı alışkanlıklarını, davranışlarını, kararlarını yansıtmamak için yalan söyleyebilirler. Suçu örtmek, kendilerini beğendirmek, dikkat çekmek veya kıskançlık yüzünden de yalan söyleyenler vardır. Ayrıca dışlanma, hata yapma, terkedilme, işini kaybetme gibi korkulardan ötürü başkalarını kandıran bir sürü insanla karşılaşabiliriz. Bunların dışında maddi çıkarlar, gerçeklerden kaçış, günü kurtarma gibi nedenlerden dolayı doğru söylemekten kaçınma sık sık görülmektedir. Sizin de ilaveleriniz olabilir.
Çok bilinen deyişle beyaz yalanların etik olmasa da bazı durumlarda anlayışla karşılandığına rastlanıyor. Tabii rengi beyaz da olsa masum görünen bir yalanın bile hangi koşullar altında söylendiği de önemli. Meselâ bazen iyi niyetle başkalarına yardım etmek veya dargınları barıştırmak için yalana başvuruluyor ya da ciddi hastalıkların teşhis edilmesinden sonra hastalara gerçeğin dışında, umut verici konuşmalar yapılıyor. Zaman zaman gerçeklerin farkında olunmasına rağmen, tatsız bazı olayların dışında kalmak amacıyla hiçbir şey bilmiyormuş gibi bir tutum içinde olunabiliyor veya bir söz tutulamadığında karşı tarafı incitmemek adına bir mazeret uyduran da çok.
Tabii iyi niyetli olsa bile bazı yalanlar maalesef problemlerin sadece üstünü örtüyor, hiçbir işe yaramıyor, üstelik uzun vadeli çözümleri tamamen engelliyor. Burada söz konusu olan insanların yüzünü güldürmek olsa da onarılması mümkün olmayan hatalarla dolu olumsuz sonuçlar göz ardı edilemez. Genel olarak düşündüğümüzdeyse, yalanların çoğunda kötü niyet olduğu yadsınamaz bir gerçek.
Peki, ya insanın kendine söylediği yalanlara ne demeli? Bu da birkaç satıra sığdırılabilmesi zor olan geniş bir konu ama gene de bir şeyler söylemek istiyorum. Haksız olunan durumlarda bile haklı görünmeye çalışmak, sosyal, kültürel, maddi açıdan kendini farklı bir biçimde tanıtmak, karşı tarafa sürekli oyun oynamak, mutsuzken kaçak güreşip mutlu olduğuna inanmak, buna başkalarını da inandırmaya çabalamak bence kişinin kendini aldatmasıyla ilintilidir. Sizin de aklınıza gelen farklı örnekler vardır elbette.
Şimdi de çok özel bir alana değinmek istiyorum. Yalanın kadın erkek ilişkilerine olan etkilerinden söz edeceğim. Dürüst bir kişiyi kandırmak kolaydır çünkü karşısındakinin de en az kendisi kadar dürüst olduğunu düşünür. Yalnızca böyle bir insan ötekinin yalanını yakaladığında, ona olan güveni, saygısı tamamen biter, zaten insanlar birbirlerine dürüst olmadıklarında ilişki yozlaşır. Hayatınızdaki insanı iyice tanıyın, kime ne söylediğinizin farkında olun. Sağlam karakterli, kendi ayaklarının üstünde durabilen bir kişi yalandan ötürü ilişkiyi bıçakla kesercesine bir anda sonlandırabilir. Sonrasında çok üzülebilirsiniz bunun için iyice düşünün derim. Dürüstlüğün maalesef değerinin yitirildiği bir dünyada yaşıyoruz. Yine de o kaçamak bakışlı yalan duvarının arkasına sığınmayan güzel insanlarla dolu bir dünyanın hayalini kurmaya devam edeceğim.
Hangi durumlarda kendinize ve başkalarına
yalan söylemeye gerek duyuyorsunuz?
?
Bir cevap yazın