her şey olmakta ısrar ederken
bütün yalancılar yalan sandık seni
mum ışıklarının hiç hatırı yoktu
pelikanların bıçağından yara almıştı manzara
seni ıhlamur ağacı inkar ededursun
işte aynı kınalı bulutlar gözlerimdeydi
nasıl geçmem saygı duruşuna
elhak ayak basmıştın tüm varlığıma
sırası mıydı Kadeş Savaşını tekrarın
Vezüvdü kalan bir tanecik senin saçlarından
bir faydası dokunur diye erkeklerin
gıyabında seviliyordun
öyle bir yoktun ki
azı felaketti her
Hiroşimanın
işte geldi allak bullak olma saadeti
ne duruyorsun kur şöyle bir iç dünyası
en fiyakalısından
.
de ki
seni gizleyen
şu gecedeki tarçın kokusu da mı tesadüf
ya elma ağacının için için yanması
sana yönelmiş anlamların
teker teker soyunup içeriğinden
yerine yenilerini getirmesi
barındırdığın harikuladelikleri küçümserken
vaktiyle ne kadar da senmiş Afrodit
sünbülün işi kolay mı sanki
bölünmek bin sevdaya
güz mevsimi çalmamışken kapıyı üşüyorduk
yerlere saçılan sihirli sözcükleri arıyorduk
başımızı sokacak tek mısradan eser yoktu
var diyebiliyorduk iyi ki
mahşer
içimize çekiyorduk altta yatan nedenlerle birlikte
bakımlı kadınlar
seni getirmeye can attı dünyaya
gebeydim kendimi sana bırakmaya
Ney kendini üflenmeye vermişti
Öyle bir sur ki sorma
rüzgarlarda sürüklenen danslar acımasızma çekip gitmişlerdi
izlemekten zevk alınacak başka bir şey varmış gibi
.
yalnızız bu şiirde
başbaşa
görünmez bir yalana uğruyorsun
sen yine de benden duymuş olma
.sazende
Bir cevap yazın