avcumdan dökülen balık pulları
kuştu Batman’ın kısır kuyulardan kabaran
Ufkun güneydoğusunda
boyu, çocuk ömrü ya var ya yok
kızların düş ayaklarını yalaya yalaya
kavruk tarlalardan akan pamuğun
nasıl anlatayım şimdi toprağa
kırmızı açmasını gül yerine
avcumdaki diğer yarısıyla balık pullarının
rüyalarımı nadasa bırakmamı dahası
.
ağrılı yerimi nasıl çıkaracaklardı orta yere
yoklar gibi mi parçalanmış cesetlerin elleriyle
olay yeriyim kırmızıların dört bir yana dağıldığı
sıradağları bir şey sanıyorlardı
Munzur’dan kaldırmayı
uzarken başakta
tarla kuşlarıyla
arkamdan fırlatılmış birkaç dua
açılsın diye talihim
bir şiirden ateş açılmışsa
boş mavzerle nasıl karşılık verilebilirdi
kalbine en uzak yeriyle yaşayan
Azrail karşısında…
gazel kırmızısı en felaketindi senin
felakete
Tanrılar tarafından keşfedilmiş bülbüller
boyayıverdi sıra gecesini
.
yüzünün sonunda uzayan şükür kuyruğu
ta mahşere kadar bitmezdi
topraklaşmak için gerilerdi yağmur
sorulara sorular ilenen dilimde
tahta bacaklı hokkabazlar dönmeyeydi
bir cemreye bürünüp üflenmeyeydim
kalburlardan güneş süzene de
toprağı ateşle sürene de cennet mümkündü
kuvvetlerine ayrıldığımda çekim kanunlarının
avuçlarımdan dökülen balık pulları
ateşin ölçüsüydü
kırmızıyla toprak yanarken
Bir cevap yazın