”Uzun yıllar önce, ormanın derinliklerinde küçük mavi yaratıkların yaşadığı, gizli bir köy vardı: onlar kendilerine şirinler derlerdi; sonraa(gerilimli bir ses tonuyla) korkunç büyücü gargamel vardı: o, kötüydü.(gargamel: aaaa!! Şirinlerden nefrett ediyorum!” derdi; kovalamaya başlarlardı; şirinler kütüğün içinden geçer Gargamel koşarken: sizi yakalıycam, yıllarca uğraşmam gerekse bile hepinizi ele geçiricem, gargamel kütüğe girer sıkışırdı kafası: sizi yakalıycam derdi. “iyi bir çocuk olursanız belki şirinleri bile görebilirsiniz” sloganı da her bölümün başında yer alırdı.
Gargamel’den de kaçarlardı her seferinde Gargamel’de bir kaç şirini kaçırırdı, sonra bunlar Gargamel görmeden karışımlarını bozmak için harabe şatosuna girerlerdi. Şato, karanlıklar içinde sunulurdu. Bu da kötülüğe gönderme yapardı. Gargamel’in görüntüsü ise iticidir. Şirinleri yakalayıp sihirbazlık ile altın yapmak istemektedir. Şirinler, her seferinde de Gargamel’i ve kedisi Azman’ı alt etmeyi başarırlardı. Gargamel’de yenilirdi. Şirinlerin düşmanı Gargamel’in kapitalizmi temsil edildiği de iddia edilmiştir.
Azman daima yanındadır ve bakımsızdır. Azman’ın görevi taşeronluktur. Azman’ın tek isteği gününü kurtarmaktır. Kendini Gargamel’in gözünde çok değerli görse de her an gözden çıkartılabilirdi. Azman’ın hayatta kalmasının tek yolu Gargamel’in çıkarlarına hizmet etmektir. Gerçi gözü açılırsa Azman’da satardı Gargamel’i çünkü o da avantacıydı. Şirinler, birbirine benzemektedirler. Mavi ve beyaz renk şirinlerin renkleridir. İyilik ve temizliği temsil etmektedir.
Tüm Şirinler’in kullandığı koni biçimindeki beyaz şapkanın adı Frigya şapkasıdır. Yumuşak, kırmızı renkli, tepesi öne kıvrımlı, koni biçiminde bir başlıktır. Antik Çağ’da Frigya yerlilerince kullanılmış olan donatı, heykel, resim ve karikatürde bağımsızlık ve özgürlük savaşımının simgesiydi. Frigya başlığı, Antik Çağ’da iki farklı anlama gelmekteydi. Frigya başlığı, vazo boyama ve heykelde görülen Paris gibi Truvalıları simgeliyor ve bütünleştirici Helenler ve İran kökenli Roma tanrısı Mithras ile Anadolu tanrısı Attis tarafından giyiliyordu. Frigya başlığı, kendisine Apollo’nun laneti üzerine verildiğine inanılan eşek kulaklarını gizlemek isteyen Kral Midas tarafından da giyilmekteydi.
Şirin Baba sakalı ve başında kırmızı şapkasından dolayı da Karl Marx ile özdeşleştirilecekti. Mantardan evlerde yaşamaktadırlar. Şirin Baba, bilen ve öğretendi, problemler karşısında aciz kalmıyordu. Aklî çözümler de üretirdi. İksirleri de hatırlardı. Saygı da görürdü, gördüğü saygıyı da sonuna kadar da hakediyordu. Şirin baba nın ağırlığı vardı. Şirinlerin başına gelenler Şirin baba yı dinlemedikleri yüzünden olmaktaydı. Şirin baba bilgelik abidesidir, babacan bir şirindi gerektiği zamanda şirinler üzerinde ciddi bir baskısı söz konusuydu. Şirin baba dışında bütün şirinlerin günlük sakal tıraşı olmak zorunluluğu vardı.
Şirinler çalışkandılar ve zekilerdi. Hikâyeler de mutlaka sevgi, kardeşlik, dostluk, destek, doğru davranışa yönelik mesajlar verilirdi. İyi ile kötü savaşırdı, Her kötülük yapıldığında küçülmeyi anlatırdı. Kötülerin kalbinin taştan olduğunu da söylerdi. Vicdansızlıkla paralel bir bağlantı kurulurdu. Kötülerin kendi çıkarları için yaptıkları türlü maskaralıklar da gülünçlüğü getirirdi. Ve eninde sonunda kötülük yenilirdi. Dayanışma dersleri vermekten de geri durmazlardı. Ezenlere karşı ezilmemeyi mücadele etmeyi gösterirdi. Sempatik ve eğlendirici yönü de vardır. ..
Ortaklaşa hareket etmenin mutluluğunu hissettiren, pozitif duyguları da yer vermektedir. Paylaşımın önemine dikkat çeker. Kolektif bir anlayış hâkimdir. Yetenek ise toplumun faydası için kullanılır. Her yetenekten bir tane bulunmaktadır. Üretimler kendi ortamlarında gerçekleştirilir. Aynı yemeği yerler. Başlıca besinleri şirin çileği olup herhangi bir dış etken söz konusu olmadığı sürece kendi yağlarında kavrulup yaşarlardı. Hiçbiri arasında statü farkı da yoktur. Tam bir eşitlik söz konusudur ve herşey paylaşılmaktadır. Para da kullanılmaz. Şirinlerin hepsi bir diğerine aynı sözle hitap etmektir Şirin.
Karakterler de o kadar sadedir ki yaşamlarından memnundurlar. Asıl işleri yapan terzi, usta, aşçı şirindi. Şakacı şirin de sağda solda bomba patlatarak şakalar yapardı. Tembel şirin gibi bir tüketici ve somurtkan her konuya muhalefet eden şirinlerde yer alıyordu. Somurtkan şirin de mimikleriyle renk katardı. Müzisyen şirin kötü bir müzisyendir, elindeki trompete üflediğinde evdeki vazolar bile kırılırdı. Gözlüklü şirin de eleştiri yapar. Fakat bu özelliklerinden dolayı da hiç sevilmezdi. Ona da Trocki benzetmesi yapılmıştı. Uzaklara tekmelenirdi. Süslü şirin de bir elinde cımbız bir elinde ayna umurumdamı ki dünya modunda takılırdı güçlü şirin: Spor yapan güçlü kuvvetli bir görüntüsü vardı. Sakar Şirin de her şeyi kırıp dökmesiyle nam salmıştır. Korkak Şirin, en ufak bir şeyden bile hemen korkan çekingen bir Şirindir. Bazen de gök gürültüsünün sesi bile onu korkutmaya yetmektedir. Bu özelliğinden dolayı da diğer Şirinler tarafından korkutulmaktan asla kurtulamazdı. İzci Şirin şapkasının kenarında kırmızı bir tüy takıp elinde baston olarak kullandığı sopasıyla yer alır. Zeki bir gezgindir. Pasaklı Şirin kire, çöpe ve çürük meyvelere özel ilgi duyan bir Şirindir. Yüzü genelde çamurlu, şapkası topraklı ve yamalıdır. Pasaklının” Sinek adında evcil bir sineği vardır. Sinek onu tıpkı bir köpek gibi her gittiği yerde takip etmektedir. Ressam Şirin, pek çok görsel sanatta yetenekli, başarılı bir ressamdır. Genellikle kırmızı bir ceket ve siyah bir kravat takarken görülür. Çizgi filmde Ressam, Fransız aksanıyla konuşur. Şair Şirin, Şirin Köyü’nde yaşayan sanatçı ruhlu bir şairdir. Zamanının çoğunu doğada şiirlerine malzeme arayarak geçirir. Bazen dizeler arasında uyak kurmakta zorlanır. Genellikle küçük kazalar geçirdiğinde daha verimli bir şair olmaktadır.
(Bir sabun kalıbına basıp düşmek ya da kafasına bir armut düşmesi gibi vb). Bebek Şirin, mavi ay gecesinde, Şirin Köyü’ne bir leylek tarafından getirilmiştir. Bebeğin bazı sihirli güçleri vardır ve aynen küçük bir çocuk gibi konuşur. Küçük Şirinlerden biridir. Koyu yeşil bir tulum giyip samandan bir şapka takar. Ayakları da çıplaktır. Hayvanlarla konuşabilir ve doğayla, çevreyle ilgili konulara inanılmaz bir ilgi duymaktadır.
Çevik Şirin, büyüyle gençleşerek küçük Çevik Şirin’e dönüşmüştür. Sarı ve üzerinde fırtına bulutu yer alan bir tişört giymektedir. Çiftçi Şirin köyde yaşayan ve tarla işleriyle uğraşan Şirindir. Tarlasında Şirinler için yiyecekler yetiştirir, hasat zamanında da organizasyondan sorumludur. Çiftçi Şirin koyu yeşil bir tulum ile tahta terlikler giyip samandan bir şapkası vardır. Simyacı Şirin kendi büyülü ve kimyasal deneylerini yapmak gibi olağandışı bir hobisi olan bir Şirindir.
Aktör Şirin, çok utangaç bir Şirindir. Mimar Şirin, köydeki bütün mantar evleri tasarlayan Şirindir. Balıkçı Şirin, köyde balık avlamakla uğraşan Şirindir. Şirin’in hayatta bir gerçek tutkusu vardır: uçmak. Uçmak için pek çok yol da denemiştir ama uçamamıştır. Muhabir Şirin, köyde yaşayan ve diğer Şirinlerle röportaj yapmaktan, sansasyonel haberler hazırlamaktan hoşlanan bir Şirindir. Haberlerini ve topladığı diğer malzemeleri kendi gazetesinde yayınlar. Üşüyen Şirin, daima havanın soğukluğundan şikâyetçidir. Sürekli olarak büyük bir şalla dolaşmasına rağmen durmadan titrer. Kat kat kalın giysi giymesine rağmen gripten asla kurtulamaz ve durmadan öksürürdü. Süpürgeci Şirin, bir baca temizleyicisidir. Siyah ayakkabı ve pantolonlar giyer, siyah bir şapka ve kırmızı bir şal takar. Elinde de bir baca temizleme aleti vardır. Etrafına isten bir duman yayar. Bu duman etraftaki her şeyi ise bulardı.
Aşık şirinde, şirine köye geldiğinden beri ona aşıktır. Rüyalarında onu görür, ismini ağaçlara kazır ve “seviyor, sevmiyor…” diyerek papatya falları bakar. Şirine ona ters davrandığı zaman bütün gece ağlardı. Hayalci şirin daima diğer yerlerde yaşamakla ilgili hayaller kurardı. Şirine ise gülümserdi. Şirine’de şefkat, hoşgörü ve iyimserlik yönleri vardır. Ayrıca Şirineye feminizmi, süslü şirin ise eşcinselliği, güçlü şirine maço erkek anlamı yüklenilmiştir. Feathers, Şirinlerin dostu, asil bir kuştur. Şirinlerin bir yerden başka bir yere gitmekte ve haberlerin iletilmesini sağlardı.
Çıkan sorunlarda hep beraber çözülürdü. Şirinler köyünün sefasını da cefasını da yine onlar çekerdi. 105 tane olan kahramanlardır. 1981 den 1990 a kadar ekranlarda 414 bölüm ve 7 özel bölüm olarak yer aldı. Yaşamın nasıl çoklu sesli yaşanabileceğini gösterdi bizlere. Şirinler aralarında tartışsalar dahi bir şekilde ortaklaşa olabileceklerini uyumun bulunabileceğini, meselelerin huzurla çözülebileceğini gösterdiler.
Her şeye rağmen hata da yapmış olsalar affediciliği anlattılar. Birbirlerinin iyi gününde de kötü gününde de hep birlikteyiz mesajını verdiler. Hepimiz birimiz birimiz şirinler içini akıllara getirdi. Yapımda, toplumlarda da her türlü insanın bulunabileceğini, hepsinin de olumlu ya da olumsuz birlikte bulunması gerektiğini anlattı. Hoşgörünün, öğrenilmiş saygıyı da ortaya çıkardığını da gösterdiler. Bilginleri olmasa onlara akıl verecek kimse de olmayacaktı, çalışkanı olmasa çalışacak birisi olmayacaktı, büyük babaları olmasa onlara yol gösteren de olmayacaktı mesajı da verilmektedir.
Yaşamda üzerine düşen görevi yaparsan da problem yaşamazsınıda anlatılırdı. Dünyanın huzuru için daima iyinin kazanması gerektiği vurgulanırdı. Şirinler adlı yapım sosyal yardımlaşma alanını da adını taşımıştır. Şirinler’de süreklilik ve toplumsallık yer bulur. Komplocu bir zihinleri yoktur. Şirinler’in sıcaklığı hala çocuklarımızın ve bizlerin yüreğini ısıtmaya da devam ediyor.
Bir cevap yazın