Her şeye kusur bulmak, başkalarının aleyhinde keyifle konuşmak, dedikoduyla zaman geçirmek, insanları yargılayarak yerden yere vurmak çok kolay. Zor olan başkalarının iyi taraflarını, gelişimlerini fark etmelerini sağlamak, bunu dile getirmek. Başarıları kutlayıp mutlulukları paylaşabilmek, insanları yetenekli oldukları, çalışmak istedikleri alanlarda teşvik etmek ruhu zenginleştirir. Arzuladıkları sonuçlara ulaşamasalar bile, yolda olup kendilerine verdikleri sözleri tutmak için çabalayanları takdir edebilenlerin en önemli ortak özellikleri nedir sizce? Bu sorunun üzerinde daha önce düşünmüş olabilirsiniz. Bence özgüvenleri yüksektir hem de hayli yüksektir. Kendini ifade etmekte zorlanan bir kişi için beğenisini belirtmek kolay olmayabilir bunu da dikkate almanızı öneriyorum.
Özel hayatta yakınları, iş hayatında çalışanları takdir edebilmenin önde gelen yararları motivasyon ve moral. Bunun sonucunda başarıyla birlikte mutluluk da artar. “Her zaman aklımızın peşinden gidelim. İnsanların takdiri de canı isterse arkamızdan gelsin.” demiş Montaigne. Evet, hayal kırıklığına uğramamak için kimseden takdir beklememek en doğrusu ama sonuç ne olursa olsun, kendimizi takdir etmeyi ihmal etmeyelim. Bu, bize güç veren, yükselten bir duygudur yalnızca dikkat edelim de egomuz haddini bilsin, işimize karışmasın. “Ben neymişim meğer?” sesi haykırıyorsa içimizde, bunun takdir olduğunu düşünmüyorum. Birbirimizi anladığımızı hissediyorum.
Farklı türde beğeni ifadeleri var. Mesela en yaygın olanı dış görünümle ilgili olanlar. Saçını yeni kestirmiş bir kişiye, “Bu model sana yakışmış…” veya “Güzel bir değişiklik var sende…” gibi cümlelerle beğenimizi dile getirdiğimizde, onun memnun olduğunu görürüz. Ya da bize bir kap yemek sunulduğunda, “Çok lezzetli olmuş, teşekkür ederim…” diyebilmek de güzel. Zaten ‘Teşekkür ederim.’ güçlü bir cümle üstelik bedava, vergisi de yok. En etkili takdirse öze yönelik olan. Örneğin yakınları tarafından iyi niyeti kötüye kullanılan, güçlü bir adalet duygusu olmasına rağmen sevgiye, uyuma verdiği değer nedeniyle susmayı seçen bir arkadaşınız artık haklarını korumaya karar verip harekete geçtiğinde, “Bu konuda dik durmanın sende gerginlik yaratabileceğini biliyordun ama yüzleşmeni ertelemeden kendine verdiğin değeri gösterdin. Durum sayende olumlu yönde değişmeye başladı.” diyebilmek o kişiye destek vermektir, kendisini daha güçlü görebilir. Ya da bir projeyi zamanında başarıyla tamamlamış bir çalışana, “Bu görevi sana vermekle ne kadar doğru bir karar vermişim. Hem çalışkansın hem de zamanı çok iyi kullanıyorsun.” dediğimizde, o kişinin tüm benliğiyle gülümsediğini hissederiz.
Andrew Carnagie demiş ki, “Her şeyi kendisi yapmak veya bütün takdiri kendisi toplamak isteyen hiçbir insan büyük bir lider olamaz.” Mezar taşına, “Burada kendisinden daha akıllı insanları çalıştıran birisi yatıyor.” yazısının yazılmasını vasiyet etse de çalışanları bu arzusunun yerine getirilmesini kabul etmemişlerdir.
Şimdi bir nokta daha geldi aklıma; “takdir” ile “tekdir” sözcükleri arasındaki fark sadece bir harf, aman buna da dikkat edelim. Sözcüklerden biri insana verilen değeri açıkça belirtirken diğeri insanı değersiz kılıyor. Gerçi bazı kişilere göre bazen böylesi de değer vermenin bir yolu olabilir. Önemli olan iletişim kurarken seçtiğimiz sözcüklerin farkında olmamız, sonrasının nereye varabileceğini hesaplayabilmemiz. Off! Düşünmekten başım çatlayacak neredeyse. Dikkate alınması gereken ne çok ne çok şey var yahu…
Başkalarını takdir etmekte ne kadar cömertsiniz?
?
Bir cevap yazın