kendi içinde birikir sonra bir şehirden çıkar insan
.
arkana bakacaksın önce
bir daha, bir daha, bir daha!
kuşlar ölü sessizliğinde güneşin
toprak fırtınayı parçalayacak sen susarken
.
bir akşam seçeceksin gitmek için
bir veda, bir yalan göreceksin yüzlerde,
yüzlerce
aklında hep kalan biri olacak hep kalan…
.
kimsenin güvencesi olmayacak ölüme açılan sığınak
dağları, tepeleri seveceksin ve yol çizgilerindeki kuşkuyu
yılkı atlar toplanacak bir sabahın altında
.
mektupların ulaşmadığı yerlere varacaksın
üstünden çıkmayan izler kalacak geride
martıların gölgesinde gizlenen adın
susacak bir kadın, bir adam, bir yanılgın…
.
rüyalarından fışkıran kirpikler dolacak
-baktığın her yere
dağ laleleri kaldıracak çocukluğunun cenazesini
kalbinin unutulan höyüklerinde birikecek
-söyleyemediklerin
söylediklerin en soylu yanın olacak
üzüntülerin kanatlanacak
ve yapamadığın şeylerin orucu bozulacak böylece
.
sis ve kanatlara açılan penceren ardında
kadınlar çaresizliğin fotoğrafında birikecek
kim bilir ne hüzünler isleyecekler nakışlarına
kim bilir?
.
belki yolunu kesecek, hesap soracak zeytin acısı polisler
gergin bir ip olacaksın
ve sonra
siyah zamanlar örteceksin aklındakilere
.
kanayan hayallerinde yeni çocuklar doğacak
NEYİ OKUYACAKSIN KİŞİYE GÖRE DEĞİŞEN KANUNLARDAN
bilmez misin kendini tanrı sanır üniformalılar
sen giderken, kuşlar düşecek yaprakların yanına
hiçbir sey kendini yalnız hissetmeyecek senin kadar
.
kimsesiz çıkacaksın bir şehirden
ancak öldükten sonra tanınan bir şair gibi
aralık 2020
Bir cevap yazın