Güneş henüz yükselirken çıkar yollara
Üstlerinde aldıkları yılı dahi hatırlamadıkları montlarıyla
Çiy düşmüş camların önünden geçerek
Elleri üşüyerek yürürler duraklara
Akıllarında bin bir soru
Yüreklerinde geçim derdi
Ne günü anlarlar
Ne de geceyi
Kurulmuş bir saat gibi
Gelip geçer zaman
Onlar yelkovanın oynadığı kaderlerinde
Zoraki dönen bir akrep
Çevirirler çarklarının memleketin
Yok parasına
Ay sonunu görebilmek için
Yok pahasına sattıklarının hüznü
Geleceksizliğin umutsuzluğun hüznüne karışır
Uyanır sabahın en erkeninde
Bir cevap yazın