Azorka ve Pat iki farklı milletin köpeği. Dünya edebiyatında uzun soluklu işlenen hayvanlardan sadece iki örnek. Dostoyevski ve Sâdık Hidâyet’in hayvanlara bakışı.
Azorka, Ezilenler’in açılışını yaptığımız sırada karşımıza çıkar. Sahibinin kopmaz bir parçasıymış gibi dolaşan sadık bir köpek. Bir iskelet kadar zayıf, tüyleri neredeyse tamamen dökülmüş, sopayı andıran kuyruğunu bacaklarının arasına kıstıran ve uzun kulaklı kafasını somurtarak öne eğen köpeğimiz burnunu efendisinin eteğinin dibinden ayırmaz.
Pat ise bizi kendi hikayesiyle selamlayan, kirli saman sarısı burunlu, ayaklarına kadar siyah benekli İskoç cinsi bir köpek. Kısacası o bizim Aylak Köpek’imiz. Gözlerinin derinliklerinde insana özgü bir ruh barındıran Pat, ufak bir aksilik sonucu sahibinden kopar ve sokakların tozunu yutar.
Azorka’nın tüm yorgunluğuna rağmen efendisinin yanından ayrılmayışı ve Pat’ın günlerce efendisini araması bizlere köpek ve insan arasında oluşabilecek bağın örneklerini sunar. Pat’ın sevgi açlığı, İran sokaklarında fark edilmezken; öldüğünde bile sahibinin kalbinden sökülemeyen Azorka’nın şansı bir değildir elbet.
Bu köpeklerin hikayelerini dikkatli okuduğumuzda iki köpek arasında tarifi zor bir benzerlik olduğunu hissederiz. Pat’ın hikayesini okurken gözümüzün önüne Azorka gelebilir mesela. Muhtemelen aynı cins bile olmayan bu iki köpeğin birbirlerine çok benzeyen bir havası vardır. Ötekileşmiş bir köpek olan Pat, muhtemelen ötekileşmiş bir diğer köpek olan Azorka’dan ilhamla yazılmıştır. Yahut toplumlar bu hayvanları öteki konumuna getirmeye müsait olduğundan başımızı nereye çevirsek göreceğimiz bir benzerliktir bu. Ezilenler’ de öteki konumunda sadece Azorka yoktur. En az köpeği kadar ötekidir yaşlı adam. Yaşlı, yorgun ve gariptirler. Miller Pastanesi’nde eğreti duran iki figürdür onlar.
Peki Pat neden öteki olur? Açtır ve tek suçu dükkanların kapılarında dolanmaktır. Sahibini özler, sütlaç kokusunu sever ve minicik bir sevgiye tutunmak için can atar. Belki başının okşanmayışının en büyük sebebi kirli olmasıdır. Mecbur kaldığı kirlilik. Tıpkı Azorka ve efendisinin mecbur kalmış oldukları yaşamdan dolayı garipsenmesi gibi.
Aslında bu iki köpek halen devam eden “köpek” algısının örnekleridir. Farklı zaman ve farklı mekanlarda yaşayan insanlara ayna tutarlar. Önemli olan bu aynaya nasıl bakacağımızı bilmemizdir. Bilmediğimiz takdirde ayna tutulan olmaktan başka çıkar yolumuz kalmayabilir.
Bir cevap yazın