ben hangi yağmurda ıslandım böyle.,
bu şehre aylardır bir damla yağmur düşmedi ki…
ve o gece yarısı bütün şiirlerim tükenmişti…
yüreğim öyle sıkılıyordu ki, başıboş fişek gibi sokağa fırladım
akşam yağan yağmur berbat yakalamıştı ve hala sırılsıklamdım
üstelik canım sana neler yazmak istiyordu, seni yazmak istiyordu
daireler çiziyordum fırdöndü gibi, ama yanımda kalemim yoktu
sonbahar kurumuşluğundaki dalımda, çiçek olup açan hasretimle
seni., sana yazmak istiyordu…
ve ışıklar sönüyor, caddeler boşalıyordu…
gözlerim kör bir sinemanın, hiç açılmayacak perdesinde kalmıştı
batan bütün gemilerim sanki, o perdenin arkasında saklanmıştı
sen en uzak sahilin fırtınalı dalgaları içinden, el sallıyordun bana
oysa gecenin sefası kapanmış, ışıklar çoktan sönmüştü bu kıyıda
yani takvimin yapraklarını, bir deli istila gibi sarıyordu zemheri
daha çok boyanıyordum siyaha…
ve elimden bir şey gelmiyordu ölmekten başka…
tam yola çıkmak üzereydim ki bu amaçla, beynimde gidiş bileti
işte o sırada gördüm, sığınılacak son köşede ürkek kendi halimi
veda damlası gibi düşerken gözümden yaşlar., çiçekler açıyordum
kuşlarım konuyordu kaldırım dallarına, adlarını bile bilmiyordum
hasret şarkılarıydı söyledikleri kendi dilimde, dallara ve çiçeklere
belki işitmiyordum ama hayal ediyordum…
ve gölgedeki ben arkamdan sesleniyordu, duydum…
sen hangi yağmurda ıslandın böyle,
bu şehre aylardır bir damla yağmur düşmedi ki…
Cevat Çeştepe-2012/2022
(Kalemsiz şiir)
Bir cevap yazın