Seslerin birbirine karıştığı gürültülü, kalabalık ve en önemlisi kalabalığın içindeki derin yalnızlık
duygusunu hissettiğim o an ve yerde masumca duran, zararsız görünen bir torpil; “eline al, bir bak, bir
şey olmayacak, hadi” dercesine konuşup beni istemediğim şeylere doğru tetikliyordu. Ben de güya
onunla konuşur gibi “Yapamam, korkuyorum” diyordum o an. Sessiz, alışkın olmadığım, biraz
ürperten, tuhaf, adı konulmamış bir iletişim vardı aramızda. İçimdeki şeytan susmak bilmiyordu.
Yalvarıyordu resmen. “Hadi bir al, bir bak, korkma ya, hiçbir şey olmayacak” sesleri bitmek bilmedi
içimde. Zihnime söz geçiremez olmuştum. Merakım her geçen saniye daha da artmıştı. Yerde henüz
patlamamış ve o an patlamayacağına inandığım torpili yavaşça elime alıp yüzüme yaklaştırmış,
meraklı gözlerle bakıyordum ki torpil patladı. Elimi yüzüme götürdüğümde gördüğüm o kanlar ve
başımda biriken o kalabalık. Avaz avaz bağırıp bir yandan da ağlayarak çaresizce etrafa baktım. Ama
ne patlamaydı. Tam da sağ göze isabet etmiş, beni kanlar içinde bırakmış ve dehşetini bana ömrümce
anımsatacak bir patlama olmuştu… Masum duruşunun ardına saklanmış ikiyüzlü o torpil; içinde
mutluluğumu, sevincimi, hüznümü, her şeyimi toplayıp bir arada sakladığım, yol gösterenim, yoluma
ışık tutanım, işin tuhaf yanı bana hiç ait olmamış ve olmayacak o kanlı emaneti; feryatlarıma ve
çaresiz duruşuma aldırmadan beni öylece bırakıp almıştı. Benden aldığı o kanlı emanet onun oldu öyle
mi?
O an koruyamadığım, yeterince önemseyemediğim, emaneti emanetimmiş gibi sahiplenemediğim,
üzerine titreyemediğim o emanet, o kanlı emanet gitti, gitti ama kime gitti, nereye gitti? Küçük bir
çocuğun uzaktan çok tatlı görünen ama içinde bin bir zehir barındıran şekerlemeye verdiği masum bir
tepki, belki o an onun dişleri ile içindeki o aşılmaz duygu arasında bir seçim yapmasını gerektirecekti.
Torpilin o iki yüzü beni kendine çekerken içimde susturamadığım o patlatma, o ateşleme isteği ve
sonrasında bir şey olur mu korkusu arasında sıkıştırılmış bedenim, tıpkı o küçük çocuk gibi beni de bir
seçim yapmaya mecbur bıraktı ve o an irademe hiç hakim olmadığımı düşünerek başından beri neyin
ne olacağı belliymişçesine gelişen tüm bu yaşananlar silsilesinde o kanlı emanet, gideceğini sanki daha
önceden hissetmiş gibi, en kötüsü de sana bir daha gelmeyecekmiş gibi, vedalaşamadan, bir hoşça kal,
bir elveda diyemeden, geride öteki gözden akan yaşlarla beni bırakıp sessizce yükseklere doğru,
kuşların kanat çırpınışları arasından sıyrılacak, bulutların içinden geçerek daha da yükselecek, göğü
aşacak ve aydınlıklardan arınıp karanlığa doğru, yıldızların, gezegenlerin, kara deliklerin ve adını
bilmediğim milyon tane galaksinin arasında, o sonsuz evrende, hiç durmadan, geriye bakmadan, belki
milyarlarca, trilyonlarca yıl belki de milisaniye, mikro-saniyelik zaman diliminden de kısa bir zaman
içinde ulaşacağı gerçek sahibine geri gitti.
KANLI EMANET – YUSUF CEYLAN
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın