I
Uğuldamaya başladı işte dünyanın yüzü
Dalların hışırtısı, kirpinin otlara sürtünüşü
Toz bulutlarının devinimi, topuklarımdan yükselen gazel sesi
Bir ben miyim ağaçların köklerini, toprağın iç çekişini dinleyen?
Uzun zamandır akasya bir halı üzerinden yürüyorum acıya
Keder şeklinde sakladım gözyaşımı gövdeme
Gidin dedim dağlayıcılara,
Çaputunuzdaki ateşin değmediği yerim yok.
Neredesin ey huzursuzluğumun perisi?
Az önce bir sığırcığa takılmıştı gözlerin, uzun zaman kuş sandığın kozalaklara
Göç kavmi yalnızlığıma, gittikçe kök salan ağrılarıma.
Yarası kabuk bağlayan çınar
Tesbih ağacı
Titreyen dal
Çağırmayın adımı!
.
II
Penceremi zorluyor yeryüzünün nefesi, Gök Gürültüsü dağının öfkesi düşüyor bahçeye. Korkuyla salınıyor
yarım asırlık çamlar, kedimin kaçtığı vişne, bu yaz
meyvesini esirgeyen kayısı.
Uykusuzum!
Aylardır tragedyadan koşup gelen kör habercinin
gözleriyle baktım yüzünüze, elem köşker ustalığıyla dikti
dudaklarımı, acıdan avuçlarıma gömdüm tırnaklarımı.
Tükendi katlanışın vakti!
Kalktım, el yordamıyla bir söğüdü, köknarı geçtim
O’na seslendim:
Sırtıma dokun, dindir ağır acılarımı
Ellerime dokun, geri ver ellerimi
Ya da şimdi bu kör bıçağı kalbime sapla
Bu fersiz günışığını geceye sakla!
Yaşamın donup kaldığı bu mahalden
Kendimi kurtarmak gibi bir çabam yok
Bu katmanlı yalnızlığın açıklaması yok
Her şeyi yutan bu anlamsız boşluğun!
Şimdi kim sökecek bu kör bıçağın pasını kalbimden?
.
III
Felâket uzun zaman gökyüzünde asılı kaldı
keder sıcak hava gibi yavaş yavaş yükseldi.
Ve kalbim siyahla işaretlenip, örtüldü.
Keşfetmek için ölümün ardında ne olduğunu
rüzgârın kopardığı taç yaprağı sessizliğiyle öldüm.
Bir susuzluk gibi geri çekildim
göğüsten çıkamayan soluk gibi.
Kayadaki çatlak, dağ mantarı
Patikaya devrilmiş Kuş Kirazı
Bir şey bulamadım,
tanrıçanın içime biriktirdiği ateşten başka…
.
IV
Ayakkabılarımı çıkardım,
Kömüre dönüşsün diye köz, bileklerimi örten karlarda yürüdüm, küçük sularda. Çukurlarında kar kristalleri eriyen taşlarda. Zamanın soğuk örtüsünü üstüme çektim, toprağın ve suyun kesiştiği yerde huzursuz bir nehir gibi uyudum.
Öğrendim,
Ölüm, köklerini çürütmekmiş tutunduğun toprakta,
kımıldamadan uyuyan yosunlu ağaç olmakmış suda…
Avuçlarımda boylanan beyaz çiçekler
Göğsümdeki çiyin titreyişi
Söyleyin Dünya geçecek mi?
.
Nevin Koçoğlu
Kuğu Kardinalinin Ölümü
Fotoğraf: Seher Oezdemir
UĞULTU – NEVİN KOÇOĞLU
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın