Tarih; mâzîyi geleceğe taşır, olayları tekerrür zincirine bağlar, durur. Okuduğum bir oyundan alıntıdır gönderdiğim yazı, 1993’de sanki bu günleri görmüş oyunun değerli yazarı, hiç eksiksiz sayfayı size aktarıyorum. Ne günlere kaldık, ne günler yaşıyoruz!!! Gençlerimize yaşatılanlar ve toplumca yaşananlara bir gönderme olsun aşağıda verilen oyunun bir bölümü. Bu oyunlar bitmeyecek lakin biz ülke olarak artık oynamaktan halk olarak yorulduk! Dilerim güneşli günlerin seçim ışığında yeniden huzurlu bir ülkeye uyanırız. Uyutulan nice çocuğumuz anısına… Neslihan Yazıcılar.
1993 de yazılan bir oyundan alıntıdır.
Oyunun adı ; “ Bir Kadın Bir Erkek Vardı” Sahife. 188-189 F.M. “İşiniz izlemek olduğu için bu öyküyü size anlatıyorum. Böylece yalnızlığımın akışına ortak edeceğim sizleri de… Öldü… Nedenini bilmiyorum ama beni yalnız bıraktı işte! Bilmiyorum bu öyküyü anlatmalı mıyım sizlere. Ne olacak? Neyi değiştirecek sizde? Siz onların ölümüne gidişlerini gördünüz mü? Ben gördüm… Çocuğumun ölümüne gidişini gördüm. Öteki çocuklarla kol kola, bir sürü halinde ölüme gidiyorlardı. Güçlendirilmiş güçsüz bir sürü… Yo yo, korkmayın ağlamayacağım, yalnızca sesim titredi… Uzun zamandır ağlamayı unuttum… Önce çocukları kopardılar bizden. Yersiz inançlarla doldurarak kulaklarını, beyinlerini… Kendi düşüncelerine yürüyorlardı. Evet, evet ölüme gidiyorlardı o çocuklar… Küçük evimizin penceresinden gördüm onları. Tek oda evimizin daracık penceresinden! Tümünüz ölümle kucak kucağa idik ama acıma başkaydı. Çocuklarımızı almışlardı elimizden. O an ölüp ölmemesinin bir değeri yoktu bizim için, ama sonra… Dışarı fırladım her kes gibi. Birbirimizi eziyorduk onlara bakabilmek için. Ordaydı… Bir çığlık attım, beni görmüşçesine döndü geri. Göz gözeydik… Neden elini uzatmadın, neden tutmadın beni diyordu… Bir anda ardımdakilerin boşalan bir selin içinde ayaklarım yerden kesildi, dalga dalga uzaklaştım önden, ondan… Bana yıldızların nerede uyuduklarını soran oğlumdan… Bir daha geri dönmedi. Siz acıdan çok mutluluk ararsınız, neşeden, aşktan, güzel şeylerden söz eden öyküler istersiniz. Ama başkalarınca ölüme gönderilen çocukların öykülerini ne yapalım? Çocuklar düşlerini getiren rüzgâr belki başka çocuklarında alınlarını okşuyor şimdilerde… Ben bütün anneler adına tetikteyim. Kinler bilenirken, kurşunlar namlulara sürülürken tek bir çığlık var kulaklarımda. Onların çığlıkları… Bütün oğullar benim artık. Ben tüm yeryüzünün ölmez anasıyım bundan böyle… Kollarımı tüm gücümle açıyorum. Tüm korkunçlukları durdurmak için… Onları durduracağım. Gerekirse onları ölüme gönderenlerin gırtlaklarına sarılacağım, çekin ellerinizi çocuklarımızın üstünden diye haykıracağım.”
Bir cevap yazın