Ben yalnız bir adam
İçinde, dışında
Hep yaşlı kalan
Ve sevmeyen
Özlemsizleşen
Merak etmeyen
Endişe, tasa gütmeyen
Şehrin kurumuş
Zaman sularında
Aşkı da görmeyen
Aşık da olmayan ben
Bıktım ruhumun kuraklığından
Nefret çiğneyip kusmaktan
Dağlardan gelen bir duman
Gözaltları morarmış şehri
Son nefeslerine boğan ben
Ben kayıp bir adam
Şehirler yapmışlar
Olur olmaz her yere
Ötemde berimde
Ara sokaklarım bile
Duymuyorum çocukları
Çocukluklarım kayıp
Çocuksuzluk çökmüş şehre
Misketler, tasolar, kağıttan külahlar
Nereye saklanmışlar?
Hangi mazinin enkazında?
Görmedim ışıltıdan başka bir şey
İçleri çürümüş, nasır tutmuş
Kusmuşlar masumlukları
Yolda yürüyen bir tane insan görmedim
Camlar da kalkmış
Daha bir kararmışlar
Kalmamış hiç temiz hava
Şarap mahzenlerinde
Nerede bu komşular, kavgalar?
Aileler, dramlar, nerede bunlar?
Damar dinleyip
Kendini jiletleyenler de kayıp
Yok mu bir kap aşure getiren?
Tuz da mı kalmadı hiç?
Yitip gittiler mi?
Koca şehrin arasında
Bu ışıltılar ne o zaman?
Ben yabancı bir adam
Kaldırmam kimseye kafamı
Geçip gitsinler, umrumda değil
Oluk oluk aksınlar kenardan
Kan bürümüş gözlerle
Mezarlara alışkın bünyem
Onlarla yürüyüp onlarla büyüyen
Bir başkadır mezardaki ben
Muhabbet var ölmüş kendilerimde
Mezardan sesler korosu ben
Dışarda görünen
Bir hengame insan beden
Aralarında canlı ceset ben
Başkalaşmış düzenlerde
Başıbozuk ruhlar aynasına
Hapsolmuş bir bünyem
Onlara göre ayıptı
İnsan bulantılarım
Yabancıyım şehirlerde
Yabancılaştım zihinlerde
Kendi zihnimde bile
Tabiatım böyle
Ait değilim
Hiç kimseye, hiçbir yere…
Bir cevap yazın