Rebâb dersimden dönüyorum.
İçimde Hüseynî…
Yol üstü bu fotoğrafa yakalandım!
Gözlerim adımbaşı onlarca kare çekti hayal deklanşörüyle!
Yetineyim dedim.
Çoğu zaman yetinmeyi bilirim.
Yaklaşıkça gözümde büyüyen fotoğraf, öyle sıcak bir öyküye dönüştü ki dayanamadım; müsaade alıp her cihetten çektim. Beni turist zannettiği için son ana kadar sadece gülümsedi.
Ayrılırken süslü cümlelerle teşekkür edince buralı* olduğumu anladı.
Aslında pek buralı sayılmam…
Bahs-i diğer!
Bak yine çok uzattım.
Ne zaman öğreneceğim bir nağme, bir resim, bir fotoğraf ile sözsüz konuşmayı!
Benim sözleri de biraz biler misiniz, Vahap Bey?
Türkü okumak istedim ama bileme makinesinin taksimi uzun sürdü, bölmedim.
Sırasını bekleyen bıçakların hakkına girmek istemedim.
Bu yüzden bu fotoğrafa eklediğim bozlağı, Vahap Polat’a ve güzelleşmek uğruna bilenen rengârenk bıçaklarına armağan ediyorum…
Bilmese de konar bir kuş, bileyen bileğine…
📷 “Bileyici”
Zeyrek Yokuşu, 2024.
Bir cevap yazın