ben, her gece her gündüz
soluk aldığım bulvarlardan
aklım, kalbim bir vapurda
kenar bir sokakta
bacası tüten
bir gecekonduda
görünmeden geçerim
yorgun hayatlardan
ben, her gece her gündüz
yalnızlığımı bölüşürüm
simitçi tezgâhlarıyla
kasetçalardan bir şarkıyla
geçerim ebemkuşağından
yağmurlarda yüzüm
kimseler görmeden
inerim galata kulesi’nden
ben, her gece her gündüz
gülen yüzleri, sakladığım günleri
açarım bir bir yılları
kovalarım tarihi bellekçe
efkâr dumanını
seyre dalmış bir adamı
çorabı kaçmış meczup bir kadını
görmez kimseler mahcupluğumu
“utangaç adımlar”la geçerim
yediğim içtiğim hasret
ben, her gece her gündüz
dokunmadan hiçbir şeye
düşlerimle gezerim
kenarın insanlarından
“pörsüyen gökyüzü”nden
kırılgan mevsimlerinden
yaş almıṣ sevgililerinden
ben, her gece her gündüz
yaprakların hışırtısında
denizin coşkusunu içerim
sarhoşluğum bende
geçerim b/ölünmüş yaşamlardan
ben, her gece her gündüz…
Bir cevap yazın