Stil sahibi, modayı takip etmez.
Onun kendi stili vardır ve moda ne olursa olsun, o stil fark edilir.
Yıllarca moda ile uğraştım.
Herhangi tasarımcıyı veya markayı seçtiğinizde artık o tasarımcı veya markaya tabisinizdir.
Onların hayalinin bedenlenmesi gibisinizdir!
Armani ürün giyenle Versace seçen aynı kişi değildir ve olamaz da!
Kendi stili olmayan, rüzgarla savrulan yaprak gibidir; her sene firmalar ne üretiyorsa koştura koştura onu satın alır…
Modayı takip etmekle site sahibi olduğunu sanır…
Ve yanılır.
Modayı takip etmekle parasını harcar, dolabı giymediği kıyafetle dolar, o sezon herkes ile aynı kalıba girmiş olur…
Olur da olur ama stil sahibi olmaz…
Örneğin hiç kimse bana “modayı takip ettiğimi” söyleyemez.
Defile günü giydiğim ceketi 2009 yılında almıştım ve asla modası geçmeyecek kaliteli bir cekettir!
Fakat herkes şu konuda hemfikirdir: Her giydiğimi yakıştırırım.
Bu fotoğraftaki bluzum 2006’dan, gözlüğüm orjinal RayBan ve 1992’den…
Bu her giydiğini yakıştırma denilen şey, kişinin bir stili olduğunu gösterir.
Ben bunu, sade kıyafetler ve ama farklı fularlar ve takılarla yapmaktayım.
Bu sebeple eteklerim, elbiselerim, ceket ve pantolonlarımın modası geçmez ve her biri bir başka takıyla veya eşarpla, bambaşka bir kimliğe dönüşür!
Şimdi yaz ve tatil yaklaşırken…
Moda diye mağaza mağaza koşuşturmayın.
Eski mayonuza veya bikininize minik minik dokunuşlar yapın; yenileyin.
Örneğin herhangi yerine 3-5 inci veya renk renk düğmeler dikin.
Mayonuz siyahsa, ipini kırmızı veya sarı yaparak yenileyin.
Üzerine giydiğiniz elbisenize de renk katın ya da uzunsa kısaltın veya kısa ise uzatın…
Sıradan çantanıza çiçekler veya pullar dikerek farklılaştırın!
Almayın; evinizde olanlarla yenileyin.
Yaratıcı olun.
Kendi stilinizi yaratın.
Hatta eskisiyle yenisini yan yana koyup sosyal medyadan paylaşarak başkalarına da esin kaynağı olun!
Bir cevap yazın