Gazino diye adlandırılan harabe yere yakın
mesafeden bütün kampı inleten bağırış ve çağrışlar duyulmaya başladı.Kamptaki insanlar
kısa bir süre sonra bağırış ve çağırışın olduğu yerdeydi.Bu gürültü meydana gelen şiddetli
bir tartışmanın yansımasıydı:
“Senin kadar sahtekar adam
görmedim.Paramı hemen geri ver Kadri.”
Ağarmış sakallarının ve bıyığının altından
Kazım Bey,adeta öfke kusuyordu.Kampın sahiplerinden Kadri Bey,durumu toplamak
adına Kazım Bey’i sakinleştirmeye ve kendisiyle uzlaşmaya çağırıyordu:
“Efendim bunu kendi aramızda
hallederiz,insanları rahatsız etmeyelim isterseniz.”
Marangoz Kadri Bey’in öfkesi dinmek
“Ulan ne demek tekneyi sahibinden habersiz
bana satmak.Senin canına okuyacağım Kadri.”
Kadri Bey’in yakasına yapıştığı sırada
kavganın olduğu yere Kazım Bey’in eşi İlknaz Hanım ile kızı Meryem’de geldi.Analı kızlı
şaşkındılar.Kazım Bey’i sakinştirmeye çalıştılar ama kar etmedi.Şapkalı A’yı dil kurumu
gibi sözlü ifadeden de kaldırıp bir Özbek şivesi gibi a harfi başta olmak üzere bütün
ünlüleri uzatan konuşma biçimiyle bir kez daha eşi Kazım Bey’e seslendi:
“Kaazım.”
Kazım Bey’in eli hala Kadri Bey’in
yakasındaydı.Kadri Bey’de korkmuş olacak ki korkudan sırılsıklam terlemeye
başlamıştı.Sakinleşeceği hiç yoktu.Bir an için bırakır gibi oldu.Tam o sırada Kadri Bey’e
kuvvetlice bir yumruk atacakken gözü kampın grişine,sağa,kaydı.Gelen Kadri Bey’in
eşiydi.Kazım Bey’i Kadri Bey’e vurmaktan vazgeçiren neden ise eşinin yanındaki
çocuğunla gelmesiydi.İsmi Doğukan olan dört yaşlarındaki bu çocuk biraz
sorumluydu,özel bir çocuktu.Kadri Bey derin bir nefes alırken Kazım Bey’in kendisine bir
“Sen dua et Doğukan’a.Senle sonra
görüşeceğiz,bu iş burada bitmedi.”
Oraya doluşanların hepsi kavganın bitimiyle tek
tek dağılırken Kazım Bey’de eşi ve kızıyla beraber evinin,barakasının,yolunu tuttu.Kadri
Bey’in utançtan yüzü kızarmış gibiydi.Eşi geldiğinde eşininin yüzüne bile bakamıyordu:
“Ba..Ba..Ba..”
Ne söylediği anlaşılmayan Doğukan,babasına sarıldı.Baba,oğlunu bir çeyrek saat sarım
sarmaladığı sırada yine eşine bakamıyordu.Oğlunun elini tutarak yine eşinin yüzüne
bakamayarak kampın girişinde yer alan betorname özel evinin yolunu tuttu.Yolda adeta
kampın maskotu olan kapkara köpek kendilerini karşıladı.Kamp tarafından bu köpeğe
İçtiği Türk Kahve’si bile sinirini yatıştıramamıştı.Bir
türlü unutamıyordu Kadri Bey’den yediği kazığı.Barakalarının hemen yanında yer alan
kendisinin yaptığı yeşil barakada ailesiyle oturan emekli makinist Necdet Bey,Kazım
Bey’in barakasının önünden geçiyordu.Necdet Bey ile selamlaştı.Bir beş dakika
sonrasında geçen Necdet Bey’in üç numaralı evladı İhvan ile selamlaştı.İhvan,kampta
samimi arkadaşlarından biri olan Kazım Bey’in moralinin bozuk olduğunu anladı.Kazım
Bey’in oturduğu masanın karşısında yer alan sandalyeye oturdu.Kazım Bey durumu
anlattı.Kazım Bey’i güzelce dinledikten sonra kendine has nabıza göre şerbet verme
“Mücadele.Hayat hep mücadele.Ben yıllardır
çalıştığım gazetede bir anda işten çıkarıldım.Ama yılmadım.Kah çanta sattım kah
balık.Sende o zaman mücadelene devam edeceksin.Alacaksın tabi o Kadri denen
Kısa boylu kel bir adamdı Necdet Bey’in üç
numaralı evladı İhvan.Kazım Bey’i sakinleştirmeyi başarmıştı:
“Sana ne kadar teşekkür etsem azdır İhvan,sağol
beni sakinleştirdiğin için.”
Önemi yok dercesine Kazım Bey’e bir bakış
fırlattı.Tam asıl derdine girecekken oğlu Batur yanına geldi.Tüm hareketliliği ve
“Baba hadi girmiyor muyuz denize?Dalmıyor muyuz
denize?Hadi baba.Hadi girelim denize.Hadi,hadi…”
Kazım Bey’in hoşuna gidiyordu Batur’un bu
tavırları.İhvan Bey tam kalkmak üzereyken Kazım Bey,Batur’a soru yöneltti:
“Derslerin nasıl Batur?Aldık mı takdir belgesi?”
Batur’a dersler hiç umrunda değildi.Konuyu
“Hadi sende gel Kazım Amca hadi gel sen de.Gel de
birlikte beraberce yüzelim hadi Kazım Amca.”
Kazım bey,kibarca işinin olduğunu Batur’a
söyledi.Söyledi gelemeyeceğini.İhvan Bey ve oğlu Batur,yanda bulunan barakalarına
doğru yönelmişken Kazım Bey’in aklına bir şey gelmiş olmalı ki birden İhvan’a seslendi:
“İhvan.”
“Efendim Kazım Ağabey.”
“Unuttum söyleyeyim.Bizim bu sahtekar Kadri var
ya,kavga sırasında bir şey söyledi bana.”
“Söylediği nedir Kazım Ağabey?”
“Haftaya buraya çok ünlü bir şarkıcı getirecekmiş.Gerçi
ben inanmadım ama.Allah aşkına bu harabe yere kim gelir?”
Batur,babası ile Kazım Bey’in konuşmasına bir anda
“Kim gelecekmiş Kazım Amca?”
Kadri Bey’in getirecekleri sanatçının ismini
söylemediğini Kazım Bey söyledi.Hafta sonuna da sadece iki gün kalmıştı.Bütün kamp
pür merak ve sevinçle hafta sonunu beklemeye başlarken kampta yaşanan bu tatsız olayı
da hafızalarından silme uğraşı içindeydi.
Ertesi gün her şey tatlıya bağlandı.Kadri Bey,Kazım
Bey’in balık tuttuğu iskeleye geldi:
“Rast gele Kazım.”
Kazım Bey’in ağzını bıçak açmıyordu.Hala ona kızgın
hala ona kırgındı.Kadri Bey,elindeki küçük spor çantasından çıkardığı zarfı Kazım Bey’e
uzattı.Kazım Bey şaşkındı:
“Bu nedir Kadri?”
Teknenin parasının iadesi olduğunu söyledi.Tam
iskeleden ayrılacakken dilediği özrüne karşılık Kazım Bey’de Kadri Bey’den özür diledi:
“Bende hatalıyım.Herkesin içinde seninle tartıştığım
ve seni küçük düşürdüğüm için.Senden çok özür dilerim Kadri.”
Kadri Bey ile Kazım Bey el sıkışıp bir süre denizi
izledi.Kazım Bey’in aklında bir şey var gibiydi.Bir iki dakika aklındakini düşünerek Kadri
Bey’e hafta sonu hangi şarkıcının kampa geleceğini söyledi.Yüzünde güller açıp muzip
ifade ile Kadri Bey karşılık verdi:
“Sürpriz dedim ya.Sürprizler hiç söylenir mi?
Bekleyeceksin artık cumartesi gününü.”
Kazım Bey elini yukarı kaldırıp Kadri Bey’e tam
vuracakken,vurmuş gibi yaparak,Kadri Bey’e sarıldı.Deniz Kumu Kamping’te tatsız
başlayan gün böylelikle tatlıya bağlanmış olup kamptaki bütün herkesçe konserin olacağı
gün beklenmeye başladı.
ÖYKÜNÜN BİRİNCİ BÖLÜMÜNÜ OKUMAK İSTEYENLER İÇİN
Bir cevap yazın