çaresiz sakatlanmış bir gezgin
yakarır tanrı’ya pencereyi açık bırak
yumuşak rüzgarların taşıdığı
kiraz çiçekleri gibi en yalın sözler
yetmeli herkesin yüreğine
parçalanmamalı kendini savunurken
korkutulduk uyduruk öcülerden
ipleri koparıncaya dek korkulardan
şiir yüksel uç göğe doğru
yüksel ve acının özgür kuşu ol
ortalık bunca karanlıkken
hiç mi mümkün değil yalnız kalmak
gece gündüz gri bir yağmur
üç yüz altmış beş gün ay dilsiz
sevmeyi yenice söken bir yeni yetme gibi
pencerenin camına incecik elleriyle
dokunan yağmur
hiçliğin küçük tıkırtılarıyla
bizi huzura çağırana dek
çıldırmış bu yapışkan yavan hava
tırnağıyla belleğimi tırmalıyor
kesmeyin sözümü kesmeyin
sessizliğin hücresinden doğmuş bir aslan
can pahasına çakallarla boğuşuyor
sıcaktan kavrulmuş bir kirpi leşi gibi
ortada duran bu yaşam uğruna
utancımız kalır suçlu yüzlerimizde
dağlar okunmak ister
ferman varsa orta yerde
gözlerim harf harf dökülür orta yere
balık ta inanmaz
ağın kötü bir kucak oluşuna
Mehmet Özgür Ersan 03.06.2014 Üsküdar
Bir cevap yazın