düşlerle süslüyorum umutlarımı
çakal ulumalarına bulanan günlerimi
meşe kömüründe nar yüreğim
kanla gözyaşıyla tanışık
sıcak külde yürürken
anılarla kanatırım zamanı
kutsal terlerin yorgun tutsağıyım
öfke fırtınalarında
hüznün gün uçları
bu haziran sabahı
aynadaki peri kızları
çiçeklerden şarap yapsın
kekik kokusu köklerimiz göversin
eğeri gümüşlü doru tay şaha kalksın
nerden bileceksin yalnızlıkların isyanını
bir çocuklar bir de bilgeler
her şeyden sorumlu tutar kendini
dağlarda bilgeler
çocuklarsa her yerde unutulmuş
bir barış şarkısı söyleyerek
zifte batmış kara ayaklarıyla
inleyerek yürüdüler
her gün artarak
geldiler
gaz, kurşun demediler
savaşkan kanatları yorgun
ak bir güvercininin
ziften göğü delmesi gibi
deldiler göğü
çivit mavisine bulandı
bu haziran sabahı gökyüzü
Mehmet Özgür Ersan 18/07/2014 kadıköy
Bir cevap yazın