Birkaç hafta önce uzun zamandır kitaplığımda duran ama okumak için ertelediğim 1914 yılında yayımlanmış bir romanı okudum. Varoluşçu yazar Miguel De Unamuno’nun Sis adlı romanını.
Roman, Victor Goti’ye ait bir önsözle başlıyor. Kitabı okumaya başlamadan önce eğer kitap hakkında araştırma yapmamışsanız bu önsöze herhangi bir kitapta karşılaştığınız önsözlerden farklı bir muamele yapmıyorsunuz. Kurgu hakkında bilgi vereceğinden korkarak –Maalesef birçok önsözde bununla karşılaşıyoruz- aynı zamanda da eseri veyahut yazarın yapmak istediğini daha iyi anlamanızı sağlayabilecek bilgilerin yer aldığı birkaç sayfa olarak bakıyorsunuz. Fakat kitabı okumaya başladıktan ve birkaç bölüm ilerledikten sonra Victor Goti’nin kitabın ana karakteri Hamletvari şüphelere sahip Agusto Perez’in yakın arkadaşı olduğunu öğreniyorsunuz. İşte bu aşamada Don Miguel Unamuno’nun Victor Goti’den Agusto Perez’in gizemli ölümünü anlattığı kitabına önsöz yazmasını istemesinin ardında yatan nedeni anlamaya çalışıyorsunuz. Victor Goti kim? Gerçekten yaşayan biri mi? Soruları kafanızı kurcalıyor. Sonra önsözün kitabın kurgusuna nasıl hizmet edebileceğini düşünüyor, hemen ardından kendimize “Acaba önsözü en baştan tekrar okumalı mıyım?” sorusunu soruyoruz.
Kitabın genelinden bahsedecek olursam; roman Agusto’nun yağmurlu bir günde yürüyüşe çıkması ile başlar. Ana karakter Agusto Perez varlığından şüphe eden hukuk eğitimi görmüş varlıklı biri. Altı ay önce kendisine çok düşkün olan annesini kaybetmiştir. Evinde uşağı Domingo ve aşçısı Liduvina ile beraber yaşamakta. Yaşamdaki varlığından şüpheli, yapacakları konusunda kararsızdır. Yürümek istemesine rağmen nereye gideceğini bilmediğinden oradan geçen herhangi bir köpeğin gittiği yöne yürümeyi kafasına koyar. Fakat oradan köpek yerine genç bir kız geçer. Agusto kızı evine kadar takip eder. Kapıda evin hizmetçisinden bu kızın anne ve babası olmayan, halası ve eniştesiyle yaşayan, piyano öğretmeni Donya Eugenia Domingo olduğunu öğrenir. Yalnızca gözlerini hatırlayabildiği bu genç kıza âşık olur. Hemen evine gidip bu kıza bir aşk mektubu yazmaya karar verir. Kibirli, bencil ve memnuniyetsiz Eugenia’yla başlayan bu aşk Agusto Perez’i gizemli ölüme kadar sürükleyecektir.
Romanın konusu çok genel temeller üzerine oturtulmuş. Aşk, bağlılık, ihanet… Hepsini bulabiliyorsunuz. Kitabı olayın nasıl ilerleyeceğinden çok Agusto Perez’in ne yapacağını merak ederek okuyorsunuz. Karakter analizler çok iyi. Betimlemeden çok diyalog temelli olması nedeniyle okunması çok kolay. Bazen Agusto ve Eugenia’nın karşılıklı diyalogları çok yapmacık gelebiliyor. Fakat bu da yazıldığı yıla ve o dönemdeki romanların genel diyalog diline göre değerlendirildiğinde bir sorun teşkil etmiyor. Ayrıca yazar birçok felsefi düşünceyi de kurguya incelikle işlemiş. Bu ince kitapta işlenen konuları sayacak olursak: Mantık, tesadüfler, zaman, aşk, sıkıntı, aile, anne, ölüm, yas, Esperanto, dil, anarşizm, sonsuzluk, gün, mülkiyet, düş, umut, düş kırıklığı, anı, evlilik, ruh, romanların toplum üzerindeki etkisi, yaşlılık, filozoflar, bilim adamları, kadın, delilik, sinizm pornografi karşılaştırması, kuşku ve düşünme arasındaki bağlantı, aldatılma, yazar ve kurgu kahramanı, gerçeklik ve var olma, sanat…
Kitabın son bölümünde Unamuno’nun dâhiyane buluşuyla sarhoşken-çok fazla ayrıntı girmek istemediğimden konuyu anlatmıyorum- bir de Son-Önsöz kısmı karşınıza çıkıyor. Burada da Unamuno, Victor Goti’ye şöyle başlayan bir cümleyle cevaplar veriyor. “Önsöz yazarım Victor Goti’nin kimi düşünceleriyle ilgili bir tartışmaya girmek isterdim, ama varoluşunun -Goti’nin varoluşu- gizemini bildiğim için, bu önsözde söylediklerinin bütün sorumluluğunu kendisine bırakmayı yeğliyorum.” Ve kitabın başlarında kafamızda oluşan soru işareti tekrar beliriyor. Goti kim, gerçekten var mı yoksa kurmaca bir karakter mi? Konu tartışmaya açık. Cevabı ise sadece Unamuno biliyor.
Ayrıca kitabı okuduğumuzda yazarın düşünceleri ve yaşantısı hakkında da birçok bilgi ediniyorsunuz. Novela veya nivola tanımı, gazetede çıkan yazılarına karşılık gelen yazılar, yazım kurallarında ve üslubunda yaptıklarını kabul etmeyenler, mizaha ve Cervantes’e bakışı, Don Kişot hayranlığı –ki daha sonra okuduğum diğer kitaplarında da mevcut- varlığa ait düşünceleri, pornografiye olumsuz bakışı, erotizm metafizik ilişkisi, dindarlık ve savaşçı olma arasındaki ilişki vs.
Kısacası sis, hayat, yaşamdaki küçük olaylar, sorunlar, sıkıntılar, üzüntüler, karışıklıklar… Aynı zamanda yazar gerçeklikle kurmaca, gerçek kişiyle kurmaca kişinin hayatları, uyku ile uyanıklığı karıştırma. Tümünün bir araya getirebilen bir roman. Yazarın bu kitabını da diğer kitaplarını da-Sis sonrasında diğerlerini de okuduğum için içiniz rahat olabilir- okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Miguel De Unamuno
İş Bankası Kültür Yayınları
Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi
Çevirmen: Yıldız Ersoy Canpolat
Not: Yazarın diğer kitaplarını edinmek isteyebilecekler için bilgi vermek istedim. “Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz” ve “Çırpınış(e-book)” tamamıyla birbirinin aynı kitaplar. İçinde adından da anlaşılacağı gibi üç tane öykü var. “Yaman Adam” kitabında da yine aynı üç öyküyü bulabiliyorsunuz. Sadece ekstradan iki öykü daha var. Yani isimlerinin farklı olması sizi şaşırtmasın eğer “Yaman Adam” kitabını bulup alabiliyorsanız diğerlerini almanıza gerek yok.
Bir cevap yazın