Sessizliğin ses olduğu, herkesin sırlarını odalarının kuytu köşelerinde özenle sakladığı bir evde büyüdüm. Dışardan bakıldığında sıradan, içinde ise hüzün ve muamma yüklü kasfetli havanın estiği cumbalı, ahşah, taş merdivenlerle çıkılan, Selvi sokağın, 69 numarasıydı evimiz. Annesinin koynundan çıkıp, mahalleli çocuklarla top koşturmak isteyen küçük bir çocuktum. İlk o zaman anlamıştım bende bir terslik olduğunu. ‘Neden kimse beni oyununa almıyor, bilyelerimi paylaşmak istesem de yanıma yaklaşmıyorlar? Yıllar ilerledikçe sorgulamalarım da büyümeye başlamıştı. ‘Neden hiç arkadaşım olamıyor, bu kadar mı sevimsiz, uyumsuz biriyim.’ Kazara mahalleye yeni taşınan birileri olup da çocuklarıyla arkadaşlık kurduğumu sandığımda da sonuç değişmiyordu. Kapı aralarından annelerinin tembihler sözcüklerini duyuşumla dağılıyorlardı.
Bir öğleden sonra, evde annem üzerine salça sürdüğü ekmeğimi hazırlarken, televizyonda devam eden filme takılmıştı aklım. Çocuk aynı benim yaşadıklarımı yaşıyor, sürekli arkadaşları tarafından dışlanıyordu. ‘Anne ben piç miyim?’dediğimde annem elindeki bıçağı yere düşürdü. ‘Nerden çıktı bu şimdi’ Odanın diğer köşesinde oturan ablama ulaşmıştı gözleri. O da cam kenarında, buğulu gözlerini evin dışına, uzaklara çevirdi. Annem ise, salçalı ekmeğimi verişinin ardından, çoğu kez yaptığı gibi, içinde sessizce hesaplaşmasını yapmış, hatırlamak istemediği acı gerçekleri kaşlarıyla geri itmişti. Pek konuşmazdı, içinde yorumlardı, bize olanları kaşlarının hareketlerinden anlamak düşerdi. Çoğu zaman güldürürdü beni bu hali. Evet, benim ve ablamın babası vardı. Diğer arkadaşlarımın anne babasından daha yaşlı olmalarına rağmen. Olsun benim de ablam var. Hem de diğerlerinin iki üç yaş büyük işe yaramaz abla bozuntularından çok daha büyük. O beni hep dinler, herkesden çok anlar. Hele bir kokusu var ki, kimselere benzemez, içime huzur verirdi. En mutlu anlarım babamın eve geldiği nadir zamanlarda odasına kapanan, sadece beni yanına kabul eden ablamla birlikteyken, onun masallarıyla uyuyakaldığım zamanlarımdı. Babam çok iyi bir babaydı. Hiç dövmezdi, evimize para getirir, hiçbir şeyimizi eksik etmezdi. ‘Ne kadar şanslıydım…..’ Bir babadan beklentim ne kadar azmış meğer.Çoğu arkadaşım babalarından yedikleri dayaklarla çıkarlardı karşıma. Hatta biri yanağına atılan bir şamarın kulağına da denk gelmesiyle kulak zarı patlamış ve sağır olmuştu. Evimizde hiç kavga olmazdı bizim. Çünkü kimse kimseyle konuşmazdı. Ablam odasına çekilir, annem ise kaşlarıyla konuşurdu örgüsünü örerken.
Kuşların evimizin önündeki ağaçta birbirleriyle cıvıldaştığı, güneşli bir bahar günüydü. Ablamın gözlerinde o zamana dek hiç görmediğim baharın ışıltısı parıldıyordu. Yaklaşık beş aydır neredeyse mutluydu. Dışarı çıkıyor, yıllar önce bıraktığı okulunu bile bitirmeye çalışıyordu. Malesef fazla uzun sürmemişti. Ben uzun zamandır mahalleli çocuklar tarafından kabullenilmemeye alışkındım. Ama şimdiki değişik bir durumdu. Okuldan gelirken, ya da annemle alışverişden dönerken karşılaştığımız herkes ya evinin , dükkanının içine kaçıyor, ya da biraraya gelip bize bakarak fısıldaşıyordu. Etrafımızı kesik kesik, kısık sesli, olayın değişik yerlerinden başlayan sözcükler sarmıştı. Sanki mahallenin her tarafına ilkokulda öğrendiğimiz okuma fişleri dağıtılmış, hepsi bizim yaptığımız başka bir eylemi fısıldıyordu.
Yine okuldan geldiğimde, kendi anahtarımla kapıyı açıp girdiğim bir gündü. Annem ve ablam, odasının en kuytu köşesinde yılların acısını çıkarırcasına birbirleriyle derin bir sohbet içindeydiler. ‘Anne, Ali yüzünden herşey onun yüzünden. Artık bilmeyen kalmadı. Evlenme kararı almadan önce gerçekleri bilmesi gerektiğini düşünmüştüm. Burak’ın benim oğlum olduğunu ve babasının kendi öz babam olduğunu daha fazla nasıl saklayabilirdim. Mahallede bilen birkaç kişinin varlığının yaratacağı tehlikeyi göze alamazdım.’ Burak’ın kim olduğunu düşünmem ve kendim olduğuna karar vermem arasında geçen sürenin ne kadar olduğunu hatırlamıyorum. Kapının ardında donup kalmıştım. Gerçekler kapkara, sivri gagalı, ağzından kan ve et parçaları sarkan kargalar olmuş, başımın etrafında dönüyorlardı. Görünmeyen bir çift elin boğazımı sıkmaya başladığını hissettim. Durmuyor, sıktıkça sıkıyor, karşımda annemin hayali, kaşlarını alnının ta tepesine, neredeyse saç diplerine kadar kaldırıp duruyordu. Karmaşık duygular ve içinden çıkamadığım kaçış isteğiyle birkaç adım geriledim. Kapıya ulaştığımda titreyen tüm vücudum gibi ellerim de tokmağı yakalamakta zorlandı. Dışarıda aldığım ilk derin nefesin ardından durmamacasına, nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başladım. Kasabanın bitimindeki tepenin çimenleri üzerine yığılıp kalmışım. Uyanışım, başımın üzerinden gelen ılık ve sık sık alınıp verilen nefesin sesiyle oldu. Gözlerimi açtığımda küçük bir sokak köpeği şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Ardından kuyruğuna basılmış gibi güçsüz bir iki havlama ve geriye doğru hızla kaçışını gördüm.
Eve döndüğümde her şeyi yapabilir durumdaydım. Babam eve gelirse duvardaki tüfeği alıp onu gözümü bile kırpmadan vurabilir, herşeyi içime alıp saklayabilir, eşyalarımı alıp kaçabilirdim. Duyduklarımı o gece için belli etmemeye karar verdim. Babam eve gelmedi, annem televizyondan bir saniye bile gözlerini ayırmıyordu. Reklamlarda bile çok heyecanlı bir sahne izler gibiydi. Ablam camın önünde, gecenin karanlığında uzaklara dalmıştı.Üzerinde babamın iğrenç, çamura bulanmış ellerinin izlerini görebiliyordum. İçim ezilerek, midemden gelen öğürtüyü bastırmaya çalışarak baktım ona. Herkes yatmak için odalarına çekilmişti. Gücümün son damlasına kadar uykudan uzak, ne yapacağıma karar vermeye çalışarak geçirdim geceyi. Sonunda sabaha yakın bir zamanda uykuya yenik düştüm. Hatırladığım ılık bir nefes ve iki küçük öpücüktü. Sabaha annemin yıllardır içinde hapsettiği kadar güçlü, derin isyan ve acı dolu çığlığıyla uyandım. Ablam yan odada kendini boynunda iple boşluğa bırakmış, duruyordu.
SIR – Dilek Şenol Orhon
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
En Çok Okunanlar
Son Yorumlar
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Songül
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Suzan Tokmak
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Ceren
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Latife
- SESSİZ ÇIĞLIK PERDESİ:BİR AVAZDA-ENGİN DAL(SESLENEN ADAM) için Hazal
Bir cevap yazın