Sabahlara kadar bitmez yürek yangınlarım. Ha geldi ha gelecek diye kulağım kirişte. Çocukları uyuttum. Sobanın ateşi geçmek üzere. Biraz daha kömür eklesem. Konu komşudan duyuyorum, zehirliymiş bu kömür. Sinsi sinsi öldürürmüş adamı. Televizyon söylemiş. Nesi zehirli anlamadım. Yerin altından çıkan taşın zehri mi olurmuş. Sağlık ocağındaki Hemşire Hanım sıkı sıkıya tembih etti ya. Neyse atmayıvereyim. Odanın sıcaklığıyla sabahı ederiz. Bu akşam gelmez belki. Oy gelmese de bir rahat uyku uyusam.Sinirli gelirse bir temiz dayak yerim ille bir bahaneyle. Sarhoş gelirse de üstüme abanır şu sebi sübyanların yanında utanmaz arlanmaz.
Ömer’imin üstü açılmış. Kurban olduğum, elinde kalemle uyuyakalmış. Abilerinden özeniyor garibim. Bir tutturmuş al piçlerini git diye… Anamın evinden getirdim sanki bu uşakları. Yemek de yok evde. Az mercimek kaynatmıştım, onu da çocuklar yedi birer kaşık. Onlar doysunlar da… Canları sağ olsun. Deyyus Feyyaz. Harap olasın Feyyaz. Ettiğini çekesin. Allah sevdiği kuluna dert verirmiş. Almasını da bilir elbet…
İstanbul’dan başka İstanbul yok der dururdu memlekette de. Kahvede, camide kimi görse artık millet illallah etmişti bunun İstanbul sevdasından. ‘’Bak giden dönüyor mu hiç? Herkes cebini dolduruyor avrat gel biz de gidelim bir giydiğini bir daha giymiyormuşsun, filmlerde ki gibi kız! Boğaz da çay içireceğim sana her hafta sonu, Gülsüm! He de satsın baban şu arsayı, parasını alalım gidelim buralardan. Evimizi barkımızı kurarız, bebemiz rahat büyür he! Hadi, Gülsüm’üm gidelim bu gün geçmez, it bağlasan durmaz yerlerden.’’
Sonunda kandırmıştı ya beni; babamı kandıramadı, İyiki de satmamış bir de malından edecekti adamcağızı. Taşı toprağı altın diye kolumda, bohçamda ne varsa sıyırdı aldı elimden. Yetmezmiş gibi anamın kefen parası diye biriktirdiklerine varıncaya kadar. Yusuf’a hamileydim o aralar.
Ne zor geçtim yerimden yurdumdan. Söküp alamadıydılar, son gideceğimiz gün iki büklüm kaldığım toprak yoldan. Asfalta sürüye sürüye çıkardı ağabeyimle dayım oğlu. Bindiremediler otobüse de babamdan utandığıma eğdim başımı. Tekerleğin dönmesiyle, kaderimde aynı anda döndü bilinmezliğe… Toz dumana karıştı, ben de İstanbul denen ele… Neydi İstanbul bizim için? Radyodan, televizyondan gayrı… Dillere destan şehirde, bu rutubetli tek göz odada geçti ahir ömrüm.
Yusuf’um sıçradı uykusunda gene. Bir hoca bulsam da okutsam şu çocuğu. Zahide ablaya söyleyeyim de bir çaresine bakalım. İyi ki de Zahide abla var. Dert ortağım, akıl hocam. Ne yapardım bir başıma. Herif sabah çıkıp gece yarısı giriyor eve. Para yok pul yok. Tombalacılık yapıyormuş. Kesenin içinde sigara satmaya geldik ya buralara. İki kuruş kazanıyorsa onun da yarısını içkiye yatırıyor zaten. Tahsin abi taksiye çık ehliyetin var dediydi bir ara. Düzeldiydi ne güzel, gece taksi de çalışıyor, gündüz de evde uyuyordu. Bize de elleşmiyordu. İki lokma ekmek görmüştü gözümüz. İçkisi rahat bırakmadı. Arabayı hışa çevirince adam daha da çalıştırmadı. Çalıştırır mı elin adamı? İşe gideyim, komşular iplik sarıyorlar çuvalı iki liradan, diyecek oldum, ağzımı açmamla, orospu mu olacaksın diye etmediğini bırakmadı. Ellerin kırılsın it Feyyaz. Çalışan kadın orospu oluyorsa, bu İstanbul’daki karıların hepsi orospu. Buna aklı ermiyor bu herifin. Eksik olan ben miyim? sen misin? demezler mi adama. Kadınız diye adımız çıkmış eksik eteğe.
Ali’min öğretmeni çağırınca bugün, ödüm nasıl da patladı bir kabahat işledi diye. Gönye diye bir şey istediydi ya alamadım, ona kızacak sandım, almana gerek yok Gülsüm Hanım ben verdim. Zehir gibi oğlun, ne yap et okut bu çocuğu demez mi bir ağlamak ağladım, O kadar olur, kadıncağız da yazık kalakaldı karşımda. Nasıl gururlandım be aslanımla.
Geldi kapıyı yumrukluyor. Çocuklar uyanmasa. ‘’Gülsüm aç kapıyı Gülsüm’’ açamıyorum, kalbim yerinden fırlayacak, duvarın köşesine sıkıştım öylece dinliyorum bağırtılarını. Kaskatı kesildim, ayaklarım felç. Artık dermanım kalmadı, açmasam ne olur? Konu komşuya rezil olacağımız kadar olduk zaten. Kemiklerim sızlıyor dayaktan. bir de evlatlarımın gözü önünde ,kahretsin, öyle utanıyorum ki, yüreğim dağlanıyor..ömer niye ağlıyorsun oğlum, dur açayım şu kapıyı, Oy anaaaam. Döşünü tutuyor bu. Ne oldu Feyyaz ne bu halin? Taşlık kan içinde kalmış ….‘’Bıçaklandım Gülsüm bıçakladılar beni’’ ne… nasıl yani, ‘’Polis peşimde adam öldürdüm az sonra bulurlar beni’’ Kimi öldürdün Feyyaz? Katil mi oldun Feyyaz? ah Feyyaz ah!
Bak hele bak, zar oynamaya oturmuşlar kahvede. bizim ki yüz lira utulmuş. Hep aynı herze. Adama borcunu vermezsen tabi, bıçak sırtında bir ölü bir yaralı. Babanı ara diye inliyor, gelip alsınmış bizi buradan. Sahiden de içi çekiliyor be. Tir tir titriyor. Çaresiz çaresiz bakıyor öyle gözlerime, yardım dileniyor benden.
Bir şeyler yapmalıyım. Birilerini çağırmalıyım. Zeliha ablaya sesleneyim, o bir çaresini bulur. Allahım, yarabbim, Koca Feyyaz can verdi kollarımda. Can! Yüz kağıda aldı İstanbul canını. Kalk Feyyaz kalk; kalk da şu oğullarının haline bak! hepsi feryat figan,Vah başıma. Sokağın ortalık yerinde kalakaldık bir başımıza…
Bir cevap yazın