Ayrılık secdesinde
Şüphe ejdarhalarım.
Huzurun başkenti yağmalanıyor şimdi!
Sularımı kuruttum.
Vahyi tamamlanmış ayrılıkların cüzünü nakşeden cellatların suhuf savaşlarını
izliyorum.
Dile pelesenk o küfrü
Hangi yaraya bassalar şifa buluyorlar kadim karanlıkların efendileri.
Çarmıhında sakladığı ayetleri fısıldarken zaman,
Efsunlu teriyle cilveleştiğim güneş
İhanet ciritlerini saplıyor aynaya.
Bin yıldır görmediğim gözlerimde aynanın tozu
ve
Korsuz ateşin,
Kusursuz ateşin iyot kokusuna ram oluşu…
Metaforların yamaçlarında diz çürütmüş asırlık yüreklerin meyvesidir o ağaç
ki kulakları sesinin çarmıhında…
Bıçaktan çölleri yalayan dilin cennetin bekaretini yeniden tefsir ederken
Cehennemimi hapsediyorsun,
Kelimelerin soykırım kundağında!
Adım üşüyor benim
Adın düşerken aşka.