Didem’e
Tırnaklarını çok dibinden kesmişim gibi sanki hayatımın.
Kırmızı ojeleler sürüyorum kanamalı bir hasta olduğum bilinmesin diye.
Dövmelerle şiirler yazıyorum bileklerime.
-Ki intihar ettiğim izler görünmesin-
Ağrıyor anne!
İntihar eden kalbim ağrıyor!
Ne ilaç verseler nafile!
Tomografi sonuçlarım:
Hayatımın her yeri kanser!
Göğsüm, rahmim, beynim, omurgam…
Memelerimden zehir,
Kadınlığımdan irin,
Beynimdem küfür,
Omurgamdan kan damlıyor.
Ağrı ağrı neden uyumuyorsun?
Bak lacivert sesimle ninniler bile söyledim sana.
Yoruldu sallamaktan dizlerim seni.
Huysuz bir çocuksun.
Didem, Didem, Didem!
Ne de güzel giydirmişsin Ağrı’yı İstanbul’a!
Benim kelimelerim çırılçıplak sanki senin kelimelerinin yanında.
Ağrı gelip oturunca İstanbul ile yanıma,
Nöbetçi Polyanna’m da firar etti bu gece yalnızlığımdan.
Kovuyorum gitmiyor ağrı da, İstanbul da.
Bir çay demledim ikisine de.
Ağrıyı sıcak çaya petibör bisviküler gibi batırıp yuttum iyice yumuşamadan.
Yumuşarsa unutuveririm bana yaşattıklarını diye.
Mideme oturdu şimdi de, nefesimden kayıp.
Ne ağrıymış yahu!
Tırnak dibimden mideme,
Gelmişimden geçmişime.
İstanbul soğuttu verdiğim çayı,
Bu saatte rakı iyi gidermiş diye
Açtım bir küçük, bir de Müzeyyen.
Belki ağrı da sarhoş oluverir değil mi Didem?
Aylin Özer
Bir cevap yazın