Güneş tepenin ardından batmaya başlamıştı. Yavaş yavaş karanlık çöküyordu sokağa. Kerem ile Mustafa da, birlikte harabe bir evin penceresinden sokaktaki hesaplaşmayı izliyorlardı.Adamın biri, karşısındakine silah çekmişti.Sokak olabildiğine ıssızdı.Sanki bir ölüm sessizliği bürümüştü sokağı.
Silahlı adam söze atıldı. Buraya kadarmış Seyit, dedi.
– Senin yüzünden namusumuz iki paralık oldu.
– Tüh! Desene namus ucuza gitmiş.
Seyit işin ciddiyetinde değil gibiydi.
– Şakayı bırak. Kolum ağrıdı silahı tutmaktan. Senin işini hemen bitireceğim.Töre böyle der.
– Ya bir töredir tutturmuşsunuz. Yok töreye saygı ,yok töre böyle der. Hayır kim bu töre? Hep bir şeyler diyor.
– Sus! Töreye karşı gelme.
Seyit,ciddiyetini koruyarak birden kollarını iki yana açtı.
– Tamam vur hadi! Sık! Erkeksen sık!
Silahlı adam da, “Tamam!” diyerek ateş etti. Silahını beline sokarken, Seyit te “Ah! Yandım!” diyerek kendini yere atıyordu.
Kerem ile Mustafa da olanları bir bir görmüşlerdi.Mustafa, “Koş! Adam yanıyor.” diyerek sokağa atladı.Peşinden Kerem de giderek adamın başına geldiler.112 Acil Servis’i arayıp beklemeye koyuldular.
Seyit’in başına çökmüşlerdi. Seyit, baygın olduğu için onları duymuyordu. Kerem, gömleğini yırtıp yarayı bağlamayı düşündü fakat gömleği yeni olduğu için ona kıyamadı.Sonra da bu fikrin saçma olduğuna karar verip eliyle yarayı bastırdı.
İkisinin de tek bildiği müdahale şekli, suni teneffüstü .Fakat onun da burada işe yaramayacağını biliyorlardı.
Mustafa adamın elini tuttu.
– Kanka, buz gibi olmuş bu adam.Demek ki bu ölüm kan donduran cinsten olucak, dedi.
Kerem de bir ürperdi ve adamın nabzını kontrol etti.
– Nabzı atmıyor gibi.
– Bence bu adam ölmüş. Kalk gidelim.
– Olmaz. Beyin ölümünün gerçekleşmesi lâzım.
– Ya baksana zaten beyinsizin tekine benziyor.
O sırada ambulans geldi ve Seyit’i Taksim İlk Yardım Hastanesi’ne kaldırıp ameliyata aldılar.
Orada da başka bir cinayet için gelmiş ve cerrah kılığına girmiş bir adam vardı.
Asistanlar, “Yavuz Bey, hadi sizi bekliyoruz.” diyerek adamı içeri aldılar. Adam, “Ya yok ben şey, kardiyoloji.” dese de durumunu anlatamadı ve ameliyata alındı.
Adam, ameliyat masasının başındaydı. Dizilerden gördükleri kadarıyla bir şeyler yapacaktı.Asistanlardan biri onu uyardı.
-Hocam kanı durduramıyoruz.Müdahale etmeliyiz.
-Akacak kan, damarda durmaz evlat.Akan aksın.
– Kurşunun yerini tespit etmeyecek misiniz?
– Kan gövdeyi götürüyor. Nasıl bulayım?
Bir kadın asistan da adamın terini silmeye çalışınca adam, “Yapma tahrik oluyorum.” diyerek onu yanından uzaklaştırdı. Sonra da eliyle yarayı karıştırarak kurşunu aradı.
– Tamam buldum. Kör kurşun isabet etmiş.
– Nasıl anladınız hocam?
– Göz görmeyince kurşun katlanırmış.
Kurşunu eliyle mıncıklayarak çıkardı ve “10 santim daha sağa gelseymiş ıska geçecekmiş.” dedi ve sonra da havalı havalı dışarı çıktı.
Bir cevap yazın