Kapı çaldı,kapıyı açmaya doğru yöneldi. Kapıyı açtı ama karşısında kimseyi bulamadı. Her gün oluyormuş gibi sakince kapıyı kapatıp koltuğuna geri döndü. Koltuğunun yanında ufak bir masa bulunuyordu,masasında süs balığı besliyordu,fanusunda. İşaret parmağıyla hafif bir dokunuş yaptı fanusa,balık geldi,baktı ve gitti. Hızlıca yemek hazırlayıp yedi,tam evden çıkacakken aklına balığı geldi. Eliyle serpiştirerek yemini verdi ve kapıyı çekip çıktı. Giriş katında oturduğu için kendini sokağa atması çok sürmedi. Gökyüzü karanlık bir havaya bürünmüştü,akşamüstü erken çökmüştü. Akşamüstü olduğu için sokaklar epey bir doluydu,hızlıca kendini kalabalığın arasına attı. Bu tempoya ayak uydurup adımlarını hızlandırdı. Eski bir dostuyla görüşmeye gidiyordu,caddenin köşesindeki kafede görüşmek üzere anlaşmışlardı. Köşeleri her zaman sevmişti çünkü yolun iki tarafını da görebiliyordu ; hep köşelere oturmayı tercih ederdi. Kafeteryadan içeriye girdiğinde eski dostum dediği kişi köşedeki masada oturmuş bekliyordu,kafasını eğerek selam verip karşısına oturdu hızlıca.
”Gitmek istiyorum buralardan” dedi.
”Neden?” diye sordu eski dostu.
”Aslında kaçmak istediğim yer burası değil. ”
”Ne öyleyse?”
”Bilmiyorum yarın kendimi bir çatışmanın içinde bulsam buna şaşırmam.”
”Saçmalama! Öyle bir şey olmayacak.”
”Bilmiyorum”
Sohbetleri biraz daha sürdü ve kalkmaya karar verdiler. Tek başına caddeden aşağıya doğru yürüyerek vakit geçirmek istedi. Cadde ilk çıktığından daha az kalabalıktı ve rahatça yürüyebiliyordu. Mağazaların önünden geçerken kulağı bir konuşmaya şahit oldu. Mağazanın önünde duran iki genç aralarında ulaşımın çok yavaş olduğunu artık bilimin ışınlanma gibi buluşları yapmasını dilediklerini konuşuyorlardı. Bir anlık durup düşündü ”bu kadar hızlı bir yerlere varıp ne yapacaklar acaba” diye içinden geçirdi.
”Saçma!”diye haykırdı ve kendine şaşırıp çevrede onu duyan var mı diye kontrol etti,kimse duymamıştı.
Sol kolunda kurmalı bir kol saati vardı,kolunu hafifçe sallayarak saati düzeltti ve saatin akşam 10:30 olduğunu gördü. Eve dönmek için bir sebebi yoktu,sahil tarafına gidip bir bankta oturma fikri cazip gelmişti. Boş bulduğu ilk banka oturdu,dolunay vardı bu gece ve deniz olabildiğince sakindi. Buraya gelmeyi seviyordu,dünyada olanlar ona o kadar uzak geliyordu ki şu anı yaşamak istediği tek yer Ay gibi geliyordu.Gözüne denizde yol alan tekne takıldı,gözlerini kırpmadan teknenin gidişini izledi. Gelen dalganın sesiyle daldığı ufak gezintiden uyandı. Saatine baktığında 2 saat geçmişti buraya geldiğinden beri. Zamanın akışını yine kavrayamadı ve gitme hissi tüm vücuduna yeniden hakim oldu. Bu sakinliği sadece kendine en yakın gördüğü Ay’ın altında hissediyordu,bu bile uzun sürmüyordu.
Ertesi gün sabah yürüyüşü yapan bir çift bankta yatan birisine rastladılar. Bir şeye ihtiyacı var mı diye yaklaştılar ama ölü bir beden olduğunu fark ettiler. Üzerinde kimlik veya telefon aradılar ama sadece cebinde buruşmuş bir kağıt buldular. Kağıdı düzeltip okumaya çalıştılar ama yazılar o kadar silikti ki hiçbir şey anlaşılmıyordu. Eski dostum diye seslendiği kişi de banktaki kalabalığa doğru yaklaştı ve arkadaşının bedeni olduğunu fark ettiğinde dehşete düştü. Hemen olay yerine polisler ulaştı ve eski dostuyla beraber evini aramak üzere yola çıktılar.Evine vardıklarında çok basit dizayn edilmiş bir ev buldular karşılarında. Evde ölümüne sebep olacak bir delil ararken masanın üzerinde duran fanus dikkatlerini çekti. Fanusa yaklaştılar ve ölü bir balıkla karşılaştılar. Eski dostu balığı fanustan aldı ve attı. Evde ölümüne sebep verecek hiç bir delil bulamadılar. Eski dostu son kez kapısını tıklatıp oradan ayrıldı.
Bir cevap yazın