Bir isyanın romanı…
İbrişim Kitap ‘YAKIN TARİH ROMANLARI’ dizisinden yakın tarihimizde gizli kalmış, üzerindeki sis perdesi hiç aralanmamış bir isyan. İşte böyle bir isyanın gizliliğini ortadan kaldırarak karanlıkta kalmış yanlarını canlı tanık ve cumhuriyet arşivindeki belgelerle destekleyerek zihinlerdeki labirentleri aydınlatan yeni bir kitap; Suda Yanan Ayetler
Suda Yanan Ayetler, Behçet Gülenay’ın akıcı üslubuyla yakın tarihimizde ‘Sason İsyanı’ diye bilinen olayın 1925’ten başlayarak çok partili döneme geçiş olan 1950’li yıllara kadar dramatik ve gerçek olay örgüsüyle çarpıcı bir anlatımla İbrişim Kitap etiketiyle Temmuz ayı itibariyle raflardaki yerini alarak okurla buluştu.
Şimdiye kadar başta şiir olmak üzere deneme, inceleme, masal vb. türlerde adından söz ettirerek okurun ilgisini çeken Eğitimci Şair Yazar Gülenay tarihi bir romanla okurun karşısına çıkarak okurlarını şaşırttı. Farklı türlerde yayınlanan kitaplarının yeni baskısıyla birlikte kısa zaman içerisinde yeni kitapları yayınlanacak olan yazarın yeni yayın döneminde edebiyat dünyasında adından sık sık söz ettireceği konuşuluyor.
“Suda Yanan Ayetler” adlı romanından kısa bir kesit…
Daha ilk günlerden top gülleleri ve taramalı tüfeklerle hiç acımdan çevreyi tarıyor, her tarafı kasıp kavuruyorlardı. Çocuklar çığlık çığlığa uykudan uyanıyordu gizlendikleri mağaralarda. Disiplinle örgütlenmiş, çağ teknolojisinin son ürünü silahlarına sahip, donanımlı bir ordu tarafından kuşatılmıştı Garzan Vadisi. Kuşatılmışlık içindeki her köy, dağın her kıvrımı yangın yeriydi. İnsanlığı utandıran bir ölüm çağıydı. Elleri, tarihin dipnotlarındaki ayetleri yok etmek için ateşi ve alevi olağanüstü bir şekilde yönetiyordu. Askerin silahından nisan yağmurları gibi kovanlar etrafa saçılıyor, vadideki sis, namluların ucundan çıkan dumanla birleşerek Beleki mıntıkası üzerinde kapkara bulutlar oluşturuyordu. Çeperleri kurt sürülerinin hücumuna açık, ağıllara kapatılmış koyun sürüleri gibi akıbetlerini bekliyorlardı.
Bakmaya doyamadığı Teter’in gözlerine kilitlendi o iri, kendinden sürmeli ela gözleri. Belki de kaybolduğu gözlerine son defa böylesine bakacaktı. Sadece Teter’in duyacağı Meryemî bir takvayla;
“Ben hüznümü ve kederimi ancak Allah’a arz ederim.”
Teter, ergenlikten yeni çıkan bir delikanlı gibi utanıp gözlerini yere indirirken, aynı ses tonuyla;
“Ben de sana olan sevgimi Allah’a arz ediyorum.” dedi.
Reyşan bütün vakarlığıyla:
“Tasalanma Teter! İnsanın yolu iki şeye, aşka ve ölüme muhakkak düşer…”
Tür: Roman
Kitap Adı: Suda Yanan Ayetler
Yazarı: Behçet Gülenay
Yayınevi: İbrişim Kitap/Temmuz 2017
Sayfa sayısı: 160
Bir cevap yazın