Hz. Ali
Hak ve batıl mücadelesi Âdem’den kıyamete kadar devam edecektir. Mazlumlar kazanana kadar sürecek bu mücadele de kahramanların şahı, bütün insanlığın kalbinde taht kurmuş, efsaneleşmiş bir insan ararsak sanırım bu konuda Mazlumlar Şahı Hz. Ali bu listenin en başında yer
alır her zaman ve her dönemde.
Araştırmamızın amacı öncelikle Hz. Ali hakkında bilinen karalayıcı, yanlış ve eksik bilgileri düzeltmektir. Bu konuda izleyeceğimiz yol yalın bir şekilde gerçekleri ortaya koymaktır. İslamın ilk kuruluş yıllarında ortaya çıkan Alevi Sünni bölünmesinin toplumsal ve siyasal
nedenleri o günün tarihsel gerçekliği içinde ele alarak tarihi zaman diliminden ve hayatın gerçeklerinden soyutlamadan kimseyi gereksiz kayırmadan herkese bilimsel ve objektif bir şekilde bakarak anlatmaya çalışacağız.
Amacımız o günleri ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’i, onun yolundan onun eğitimiyle müşrik olmadan Müslüman olan Hz. Ali’yi ve diğer İslami karakterleri anlatmak. Onları bu tarihsel süreçte nasıl bir rol oynadıklarını, hangi kesimlerin temsilcisi olduklarını ele almaktır. Bu yaparken İslamın Alevi, Sünni kaynaklarına karşılaştırmalı şekilde
başvurduk.
Hz. Ali, Ehl-i Beyit dünyasının inançlarına göre haksızlığa
uğramıştır. Peygamberin ölümün ardından hilafet yarışına girenlerin evine saldırması, kızı Hz. Fatma’nın kaburgalarını kırıp, çocuğu Muhsin’i düşürmesine sebeb olanlar ve altı sonra şehadeti… Damadı ve amcaoğlu olan Hz. Ali’nin elinden halifeliğin alınıp çeşitli ezalara uğraması… Halife olur olmaz çeşitli nifak tohumları ekilerek halifeliğin elinden alınmak istenmesi… En sonunda mescitte sabah
salatında zehirli kılıç darbesiyle şehadedi… En acısı da Hz. Ali’nin oğulları Hz. Hasan’ın zehirlenmesi, Hz. Hüseyin’in Kerbela’da Emevi iktidarının devamı için kesilen mübarek başı… Hz. Zeynep’in yerlerde sürüklenmesi… İnsanlık açısından kapanmayan bir yaradır. XIV.
Yüzyıldır Kerbela katliamı acıyla anılır.
Araştırmamız, Hz. Ali’nin doğumundan başlayarak, Hüseyin ve yoldaşlarının katliamını anlattıktan sonra da Hz. Ali üzerine bilinen yanlışları düzeltmek ve onun bugüne kadar cazibesi, bilgisi ve kahramanlığı ile halkın gönlünde kurduğu tahtın nedenleri üzerine düşünmeye çalışacağız.
Hz. Ali’nin önemi İslam coğrafyalarında iki noktada düğümlenir. Birincisi tinsel olgunluğun öncüsüdür. Tasavvuf akımlarının hemen hemen tamamı ona bağlıdır. İkincisi Hz. Muhammed’in en yakını, amcasının oğlu ve damadıdır. Alevilikte Muhammed ve Ali bir tek nur kabul edildiğinden, çoğunlukla Muhammed-Ali diye söylenir. Şah Hatayi
onlara ne güzel seslenir:
“Daima fikrimde zikrim Ya Muhammed Ya Ali
Gönlümün evinde şükrüm Ya Muhammed Ya Ali
Kendi özün tanıyamaz seni yakın bilmeyen
Âlemin ayinesisin Ya Muhammed Ya Ali kalmışım zulmet içinde sen inayet kıl bana Ben günahkârım günahkâr Ya Muhammed Ya Ali Baş açık yalın ayak yürüşür abdallar
Kerbela’da çağrışırlar Ya Muhammed Ya Ali”
Anadolu’daki Alevilerin Hz. Ali’ye duydukları sevgiyi, saygıyı, hayranlığı, bağlılığı kelimelerle, cümlelerle ifade etmek kadar zor bir şey olmasa gerek. Anadolu Alevileri için Hz. Ali’nin yeri o denli erişilmez bir yer ki, bu olguyu hiçbir şey benzetme ile anlatabilmek olası değildir.
Kısaca elinizdeki kitap Siyeri, Devlet Yönetimi, Kur’an’da Bilinmeyen Yönleri ve Ozanların Dilinde Mazlumlar Şahı Hz. Ali’yi anlatıyor.
Bir cevap yazın