Sağırlaşma… Işığa doğru yürüyerek tedavi edilir.
Faşizm, kendi etik estetik kültür ve sanat değerlerini dayatır.Tarih bilgisi ile oynayarak tarih bilinci olmayan bir toplum yaratır. Elindeki bütün araçlarla önce kadını ardından onunla birlikte çocukları flulaştırır. Aile giderek kendine her denileni yapan bir tüketim çekirdeğine dönüşür.Erkil gücüyle başı dönen erkek bir süre bu erkin tadını çıkarır. ‘Efendi’dir o artık. Her efendi gibi köleye ihtiyacı vardır. Köleler evde kız çocukları ve karısıdır.İş yerinde bu köleler patrona hizmet eder. İtiraz ederse gidecek yeri yoktur.
Sevgili ilişkisinde de en iyi kocayı en maço adam sayan kadınlar yetiştirilir. Parası olsun da ne olursa olsun ‘erkek adam kıskanç olur’ güzellemesi bütün sevda ilişkilerine damardan zerk edilir. Yaşasın futbol ve yüksek volüm müzik…
Giderek yalnızlaşan erkek yani en doğal müttefikini kaybeden Adem, erke karşı savunmasızlaşır. Hırsını dişiden çıkarır.
Geniş kitleleri uyutan sistem din ve ahlak dersleri üzerinden en akıl dışı önermelerle kaotik bir ses yaratır. Kendi dışında her şeye düşman olan bu sağırlaştırılmış insan, hem özgürlüğü hem de bağımsızlığını yitirir.
Bağımsız birey olayım derken, aptal bir bireyci olur. Kısacık ömrünü insani tat alamadan tüketir. Hep başkalarına fetva vererek.
Sistemli bir şekilde, sürekli konuşan, ön yargılar üreten, insani değerleri seslendirmeyen bu kendine yabancılaşmış ses karmaşası, SAĞIRLAŞMAYA neden olur.
Sağırlaşan insan hepimizin bildiği gibi konuşmayı da unutur.
Kulağınızı, bağımsız ve özgür sanat, bilim ve felsefenin sesine açın. Farklı olan için siz de farklısınız. Etik ve insani değerleri kim fısıldıyorsa kulağınıza gönlünüzü ona açın…
Nice yıllara bu gezegende barış içinde yaşayacağımız o günlerin umudu ile…
İnsan için her yerde barışın sesi daim olsun…
2018-2019
Yelda Karataş
Bir cevap yazın