Olsun
Yokluğun yokluğunda açar çiçekler kışın
Bırakın zatıâliniz berhudar olsun
Kumun yolculuğudur diye dillenen
Seherde çöle tepetaklak vuruşumuz
Kimin yolculuğudur
Ben fevkalade ipe dizilişler bilirim
Ruhu şad olsun
Sizinle çok önceden tanışmalıydık
Babam satmadan kırmızı pikabını
Üç ay ertelemeye girmeden mahalle pikniğimiz
Hoş gelmeliydiniz
Yüzünüze yüz sürmeliydim
Avluya rüzgâr getiren o yaprak titremeliydi
Sormamalıydım, aslında kimdiniz
Olsun,
Gecikmek bile şık durur bazılarında
Sefalar olsun
Kalbi yosun tutmuş bir taşın nemindeyim
Pürtelâş bir seslenmek doldurup ağzıma
Cam kesiği bir uçurumdan kayıyorum
Zelzele diyor annem buna
Zel zelelim, annem hiçbir sarsıntıdan anlamaz
Canı sağ olsun
Yorgun zamanların suyu var kursağımda
Uzağımı kaybetmişim, gidemiyorum
Sözcükler, harareti ülkesizliğimin
İntihar boyu dizilip asi bir nehir kenarına
Sıra sıra kaçan ilmekler gibi söküldü kanatlarım
Hatırlarsınız
Ahşap radyoda nakaratı tüterdi mevsimlerinizin
Ebegümeci ayıklardı bir eliniz
Diğeri günahlar avuçlardı
Tövbeler olsun
Kim kimi yitirdi, kim kime düşman
Anlayamıyorum neyin sesi bu ney’in üflediği
Değil mi ki kuzey yakada bir pusula ömrümüz
Öyleyse yağmur başına düşen toprak ayletsin bizi
Muğlâk bir acıdan beslendi tüylerimiz
Bu da son olsun
Yok olduk on gram semirmek pahasına
Daha ne olsun…
Deniz İnan
Bir cevap yazın