Hoşça kal bebeğim,
Söz vermiştim sana sarılacağıma
Ölene kadar seveceğime
Olmadı .
Siyah beyaz anlar peşinde izlerini sürdüm.
Yok oldular birer birer gölge misali. Peşinden hayaller kayboldu, yitip gittiler. Sen orada değildin.
Göremedin. Yokluğun içimde hüküm sürerken kaybettim seni anlamsızca. Tuhaf boşluklar içiğnde
yüzdüm. Yüzdüm… imkansız olan sendin bebeğim. Sana ulaşmaktı. Hiçbir şey önemli değildi senden
başka. Hiç. Koca bir hiçtin artık. Koskocaman. Yüreğimin aldığınca, düşüncelerimde bir kara gölgeydin.
Sen orada yoksun artık. Yoooook.
Seni gördüm köşe başında. Bana bakıyordun ürkek bir şekilde. Gördüğümü bilmiyordun. Ne
yapacağımı izlemek sana güç veriyordu. Senin için ne düşündüğümü bilmek istiyordun çılgınca. Nafile
sevgilim, bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceksin.
Sustun ve gittin. Bu evden, bu gönülden… tek kelime etmeden , her şeyi sildin gittin. Seni
Tanrı’ya havale ettim sen çekip giderken… kızımızı bağrıma bastım. Babasız kalmasın
istedim. Gönlün aşka düştü bilirim. Ben ise gönlünden düştüm. Unut her şeyi, ayrıldığımızı,
evlendiğimizi, sevişmelerimizi unut. Unut bana ve kızımıza dair her şeyi, tüm yaşananları
unut. Ve… git….
Kolay olmayacak. İzini silemeyeceğim. İlk erkeğimdin benim. Bütün eşyaları değiştirecek,
kıyafetlerini atacağım. Seninle yaşadığım anları sileceğim hafızamdan.
Kaderimmiş dedim ve sana müsaade verdim. Bu da geçecek bilirim. Daha önceki zorluklarım
gibi bu da geçer. Anamı babamı karşıma alıp gelmiştim sen de bunu bilirsin. Ama
bilmezlikten gelirsin. Hayır mı eder sanırsın yaşayacak güzel günlerin.
İncir masalıydı. Bereketliydi. Güzel günler vaat etmişti ikimize de.
Bir cevap yazın