camdan bir kalp bırakıyorsun gözlerime,
bir günbatımı kırılıyor, ölü gölgelere savrulan…
beyaz dantelli düşlerine kan damlıyor
mor memeli kızların…
atlar ayaküstü ölüyor azra, tütün kokuyor gecenin ağzı…
ölçüsüzce yaşanıyor zaman;
deniz gibi hoyrat,
vakitsiz çiçeklenmiş badem kadar narin…
aykırılığa dön yüzünü,
gecenin yırtıldığı yerde kal,
kopar bir kaç hiçi yerinden…
sert çekirdeğe ulaşasıya, kazı, bir başka yaza doğru bakan inancı…
camla sürtüştür kumun hafızasını;
bir kıvılcım geçsin o masalın içinden…
içime büyüyen çöl için
bulutunu kullan azra,
sakla koynuna
kavuşmaların devindirdiği nehri:
suyun fıtratına dair
ince bir aldanışın kıyısındayız ve
giderek azalıyor aşk…
Josef Kılçıksız, Fransa, Mart, 2017
Bir cevap yazın