Alemşah Halime Begüm veya Aləmşah Bəyim 1460 yılında Diyarbakır’da dünyaya geldi. 1522 veya 1523 yılında Erdebil, İran’da vefat etti. Safevi Devleti’nin kurucusu Şah İsmail’in annesidir. Türkmen Akkoyunlu hükümdarlığı prensesiydi. Gerçek ismi bazı kaynaklara göre Halime’dir. Bazı kaynaklara göre de annesi Despina ona Martha olarak seslenirdi. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ve annesi Trabzonlu IV. İoannis Megas Komninos’un kızı Teodora Despina Hatun’un kızıdır.
1471’de teyzesi Hatice Hatun’un oğlu ve Safevi Tarikatı şeyhi olan Şeyh Haydar ile evlenmiştir. Sultan Ali, İbrahim ve İsmail adında üç oğluyla üç kızı olmuştur.
Kocası Şeyh Haydar hem bir kalem ustası, hem bir aşk eri hem bir tüfekçi ustasıydı. Tarikat şeyhleri normalde postlarında oturur ve dervişleri ile tefekkür edip ahirete ilişkin konular konuşurdu. Şeyh Haydar öyle değildi. Yazılar yazıyor, tarikata kurallar getiriyor. Kamalar, kılıçlar, kalkanlar yapıyordu.
Anadolu’dan tarikata katılmak için için akın akın insan geliyordu. Başlarda tarikata katılanların nevi sadece gönül ehli iken zaman içinde her meslekten insan, subaylar ve savaşçı Türkmenler de katılmıştı. Bir süre sonra artan bu silahlı gücü kontrol etmek için bazı yerler fethedilmeli ve bu askerlerle ganimet bölüşülmeliydi. Hiçbirini Şeyh Haydar çağırmamıştı fakat gelmişlerdi.
Haydar ve tekkesi Akkoyunlular’a bağlıydı. Bağlıydı bağlı olmasına ama hem isyan etmiş gibi görünmemeli hem de bu askeri kontrol altında tutmak için fetihler yapmak gerekliydi. Birkaç fetih yapıp hazineyi Akkoyunlu sarayına yollacaktı. Son fethi Şirvanşah hazinesiydi. Haydar; Gülistan Sarayı’nı kuşattığında Sultan Yakup, Şirvanşah’ın yardım çığlığına kulak vererek yardımına geldi çünkü biliyordu ki Haydar’ın Şirvanşah’tan sonraki hedefi kendisiydi. Ordusuyla yardıma geldi ve çatışmalarda Haydar öldürüldü.
Akkoyunlu sarayı; Haydar’ın öldürülmesi sonrasında Kızılbaşların, oğlu Sultan Ali’nin etrafından toplanmasından korktuğu için Sultan Ali ve kardeşleri İbrahim ile İsmail’i tutuklatarak anneleriyle beraber Fars Eyaleti’ne göndermiş ve İstahr kalesine hapsettirmiştir. Orada dört yıl gözetim altında tutulmuşlardır. Akkoyunlu Sultan Yâkub’un ölümünden sonra tahta geçen Rüstem Bey kardeşi Baysungur’a karşı Safevîler’in desteğine ihtiyaç duyduğundan İsmâil’i ve kardeşlerini Tebriz’e getirtmiştir.
Safevî Tarikatı’nın müritlerinin yardımıyla tahtı ele geçiren Rüstem Bey, Alemşah Begüm’ü ve oğullarını Erdebil’e göndermiştir. Bir süre sonra Safevi Tarikatı’nı devleti için tehlikeli gören Rüstem Bey Alemşah Begüm’ün oğullarını Tebriz’e getirmeye karar vermiştir. Öldürüleceklerini anlayan şeyhzadeler kaçmıştır. Akkoyunlu askerleriyle yapılan savaşta Sultan Ali öldürülmüş ve İbrahim ile İsmail müritleri tarafından Erdebil’e kaçırılarak saklanmıştır. Alemşah Halime Begüm; oğlu Sultan Ali’nin cesedini görünce mensubu olduğu Akkoyunlulara beddualar ve lanetler etmiştir.
Kırk gün şeyhzadeler Erdebil’de saklandıktan sonra Alemşah Begüm’le Kızılbaş müridler toplantı yaparak oğullarının Şii bir hanedan tarafından idare edilen Gilan’ın Lahican şehrine götürülmelerine karar vermişlerdir.
İsmâil, Lâhîcân’da bölgenin ileri gelenlerinden Kadı (Muallim Sadr) Şemseddin Lâhîcî’nin yanında Farsça, Arapça, Kur’an, tefsir ve İsnâaşeriyye Şîası usulünü, kızılbaş reislerden savaş tekniklerini öğrenmiştir. Bu esnada Karacadağ, Tuman Mişkin ve Anadolu’da yaşayan kızılbaş Türkmenler grup grup gelerek İsmâil’i ziyaret etmişlerdir.
Alemşah Begüm 1499 yılında iktidarı ele geçirmek için faaliyete başlamak amacıyla Lahican’dan Erdebil’e doğru yola çıkan İsmail’e adamlar göndererek onu Erdebil’deki durumla ilgili önemli istihbarat bilgileriyle temin etmiş ve Akkoyunlular’ın Erdebil
hâkimi Alihan Sultan’ın Karadere isimli yerde İsmail’i pusuya düşürmeye yönelik planını da zamanında İsmail’e haber vererek, oğlunu ölümden kurtarmıştı. Ayrıca Alemşah Begüm, oğluna altı ay sonra Erdebil’e gelmenin daha doğru olacağını bildirmiş ve İsmail de annesinin bu tavsiyelerini yerine getirmiştir. İsmail 1500 yılının ilkbaharında Erdebil’e gelerek orada annesiyle buluşmuştur.
Alemşah Begüm’ün; oğlu şah olduktan sonraki hayatı hakkında pek fazla bilgi yoktur. Ölümü ile ilgili bir ihtilaf söz konusudur.
Reha Çamuroğlu gibi bazı yazarlar tarafından 1501 yılında Sünni inancına sahip olduğu için oğlu Şah İsmail tarafından öldürüldüğü iddia edilmiştir ancak oğlunun onu öldürmediği, Erdebil’de Şeyh Safi Türbesi’nin avlusunda bulunan mezarının kitabesinde 1522/23 (H. 929) yılında ölmüş olduğu yazmaktadır.
( Safevi Tarikatı, Erdebil Tarikatı Sefiyüddin Erdebili tarafından Erdebil kentinde kurulmuş sufi tarikattır. Erdebil, Hazar Denizi’nin güney batı kıyısında, günümüzde İran’ın kuzey batı bölgesinde yer alan bir kenttir. )
Bir cevap yazın