Alın Yazım, yeni yazılmış, okuyucuyla yeni buluşmuş olan ‘’Cankurtaran’’ adlı birbirinden ilginç ve güzel öykülerin bulunduğu bir kitabın içinde yer alan en güzel öykülerden birisidir. Öykü, kısa olmakla birlikte sürükleyici ve çarpıcı bir özelliğe sahiptir. Bu öyküyü diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise, insan sevgisinin ve insancıl duyguların en zor şartlar altında bile yaşadığını ve yaşamaya devam edeceğini göstermesidir.
Alın Yazım adlı öykü, yaşlı bir karı koca ve sonradan onları izleyip tanışan ve gazeteci olduğunu söyleyen üç kişi arasında geçmektedir. Öykü, sahilde, otelden uzak bir yerde yaşlı bir kadının denize girmesiyle başlamaktadır. Yaşlı kadının denize girmesinden sonra ona yardım eden yaşlı eşi, denizde açılıp yüzdükten sonra eşini hatırlayıp geri döner ve onu denizden çıkarıp sıcak kumların içine oturtur. Bu sırada onları izleyen öyküyü kendi ağzından anlatan kişi, onlarla tanışıp bir şeyler ısmarladıktan sonra sohbete dalar. Sohbet ilerledikçe, bu iki kişinin karı-koca olduğu, birbirlerine Cankız ve Canko diye hitap eden bu iki kişinin asıl isimlerinin İrina ve Yasin olduğu ortaya çıkar. Onlarla tanışıp konuşan gazeteci, bu iki kişinin ilginç ve şaşırtıcı tanışma hikâyesini de onların ağzından öğrenir. Buna göre Canko ve Cankız, yani İrina ve Yasin, 1974 yılında Kıbrıs Savaşı sırasında tanışırlar.
Yasin, Kıbrıs Çıkarmasına katılan bir Türk Askeri olup, kıyı köylerini ele geçirmek için Rum Askerleriyle girdiği bir çatışmada ağır yaralanır ve bir eve getirilir. Kendisini bu evde iyileştiren ve ona bakan bir Rum kızıdır. Bu kız, aynı zamanda iyi Türkçe bilmektedir. Yasin iyileştikten sonra birbirlerine âşık olan bu iki insan arasındaki sevgi ve aşk, savaşa ve savaşın getirdiği düşmanlıklara rağmen ilerler ve birbirleriyle evlenip mutlu bir hayat yaşamaya başlarlar. Kızın ailesinin Pontus Rumlarından olması onun iyi Türkçe bilmesini sağlar. Ailesi, Türkiye ve Yunanistan arasındaki mübadeleden dolayı göç edip Kıbrıs’a yerleşip orada bir köyde yaşarlar. Evleri köyün uzağında ve biraz dışında olduğu için evlerinde bir Türk Askeri’ne bakılması dikkat çekmez ve anlaşılmaz. Yıllar geçtikçe Yasin ve İrina arasındaki aşk ve sevgi daha çok güçlenir, derinleşir ve birlikte mutlu bir hayat sürüp yaşlanırlar. Yaşlılık ve yıllar, birbirlerine duydukları sevgi ve saygıyı azaltmaz.
Sonuç olarak bu hikâyeden de anlaşılacağı gibi insanın insana olan sevgisi ve bağlılığı her koşulda ve her zaman yaşar, gücünü korur, etkisini her koşul ve şart altında sürdürerek yılların yıpratıcı etkisine de karşı koyar. Dünyayı ve yaşamı anlamlı ve değerli kılan en önemli şeylerden biri de budur. Bilhassa sevginin ve aşkın bir tüketim nesnesi gibi görüldüğü günümüz dünyasında böyle bir sevgi hepimiz için güçlü bir yaşam rehberidir.
Kitabın Adı: CANKURTARAN
Yazarı: GÜREL SÜRÜCÜ
Netcopy Kırtasiye ve Matbaacılık
Birinci Baskı: Haziran 2020
SERHAT ÇAKIN
Bir cevap yazın