Ampulün İcadı
Ampulün icadı denildiğinde hemen hemen herkesin aklına Edison, tam adıyla Thomas Alva Edison gelir.
Halbuki,
Esasen çalışan ilk ampulün icadı Edison’dan tam 79 sene önce, yani 1800’de Alessandro Volta tarafından olmuştur.
Ancak Volta’nın keşfi çok da işlevsel olamamıştır.
Volta’dan iki yıl sonra Humphrey Davy aslında işlevsel, fakat ticari olarak kullanıma elverişli olmayan bir ampul keşfeder.
Çünkü,
Davy’nin ampulü çok çabuk söndüğü için pek talep görmemiştir.
Warren de la Ru ise 1840’da ilk verimli ampulü icat eden mucittir,
Ancak,
Bu keşifteki sorun da üretimde platinyum gibi çok pahalı bir malzeme kullanmak zorunda kalınmasıdır.
Bu nedenle Ru’nun keşfi de ticarileşme fırsatını yakalayamaz.
1850 yılına gelindiğinde Joseph Swan ampul ömrünü uzatmayı başarır,
Lakin,
Bu sefer de ampulün çalışması için gereken vakum pompalarının çok verimsiz olması nedeniyle sonuç ürün yine başarı sağlayamaz.
Ampulün İcadı ile Kardiyovasküler Hastalıklar Nasıl Arttı?
Takvimler 1879’u gösterdiğinde Edison karbonize bambu filament kullanarak yeni bir ampul üretir,
Ve,
Bu ürün artık 1200 saatten fazla yanabilmektedir.
Sonuç olarak,
Ticari başarıyı yakalayan ve verimli ilk ürün olarak Edison’un keşfi olduğu için, ampulün icadı onun adıyla kayıtlara geçer.
Acaba keşfinin ileride kardiyovasküler hastalıklar için bir risk yaratacağı Edison’un hiç aklına gelmiş midir?
Ampulün İcadı Alışkanlıkları ve Dengeleri Hızla Değiştirdi
İnsanoğlunun hayatına ampul girmeden önce, tahmin edeceğini aydınlatma için yegâne araç mumdu…
Zaten,
O dönem için ticari açıdan en verimli ve karlı sektör mum ve sabun üreticiliğiydi.
Ve,
Her ikisi de hayvansal yağ kökenli ham maddeden üretilmektedir.
Sonuç olarak,
Böylesine çetin bir pazarda, rekabetin oldukça yoğun geçtiğini tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.
P&G’nin Kuruluşu
P&G
William Procter ile James Gamble kayınbiraderlerdir.
William Procter mum, James Gamble ise sabun işinde yer alıyorken,
1837’de iki ayrı şirketi birleştirmek suretiyle güç birliği kararı alırlar.
Buna mukabil bu ortaklıkla,
Devasa cirolu bir şirket olacak Procter & Gamble (P&G) ’nin temelleri atılmıştı.
Öyle ki,
P&G ortaklığının işleri, patronların tahminlerinden bile iyi gidiyordu.
İştah Kabartan Dinamikler
ABD İç Savaşı (American Civil War) patlak verdiğinde, ordunun mum ve sabun ihalesini P&G kazanmıştır.
Başka bir ifade ile,
P&G’nin başına talih kuşu konmuştur.
Savaş halklar için her zaman açlık, sefalet ve ölüm getirir. Ancak bu kural herkese işlemez; bazıları ise yolunu bu kirli oyunla bulur. Bu denklem geçmişte olduğu kadar, günümüzde de geçerliliğini korur!!!
.
Tweet
Bununla birlikte bir sorun vardı…
Hem mum hem de sabunun hammaddesi domuz yağıydı,
Lakin,
İç Savaş sırasında kaynaklar beklenmedik seviyede azalmıştı.
Bir başka ifade ile,
Akıl almaz bir talep, fakat sınırlı hammadde tedariği söz konusuydu.
İşte tam böylesine kritik bir ortam ve zamanda,
P&G mühendisleri kritik bir keşfe imza atarlar: HİDROJENİZASYON!!!
Bu gerek mum gerekse sabun yapımında hayvansal hammaddeye alternatif olarak, bitkisel nebati yağın kullanılabileceği anlamına geliyordu.
Tam Sorunu Çözdüm Derken…
Hammadde tedarik krizini aşacak inovatif bir yöntem bulurlar bulmasına da…
P&G için yeni bir öngörülemeyen sorun, hatta ciddi bir kriz patlak verir…
P&G’nin en çok satan lokomotor ürünü mumlardı,
Lakin,
Thomas Edison’un evlerde kullanılabilecek bir ampul keşfi ile artık mumların modası geçmiş gibi görünüyordu.
Çok kısa bir süre içerisinde korkuları gerçek oldu…
Mum aydınlanmanın temel aracı olma özelliğini hızla yitirerek, sadece özel günler için kullanılan bir aksesuar haline gelmiş,
Ve,
Mum pazarı neredeyse sıfırlanmıştı…
Ampulün İcadı Nasıl Oldu Da Kardiyovasküler Hastalıkları Artırdı?
Tüm bu gelişmeler karşısında P&G,
Ya havlu atacak,
Ya da ivedilikle alternatif bir çıkış yolu bulacaktı…
Ve,
P&G kendisi için en kritik, oysa insanlık için dramatik bir hamle yaptı:
Pamuk tohumu yağından mum yapmak için kullanılan hidrojenasyon yöntemi ile mumlar sofra yağına benzer beyaz bir maddeye dönüştürebiliyordu;
Ki,
Artık o ürünü bizler nebati yağ olarak bilecektik!!!
margarin – nebati yağ
Zaten,
Mum üretiminde kullanılmak üzere çok fazla hammadde stoğu yapılmıştı.
Ürün taleplerinin neredeyse sıfırlanmasına bağlı olarak tüketemedikleri ham madde açısından hiç sıkıntıları zaten yoktu…
Bu müthiş yağ benzeri(!) buluşa, Crisco nebati yağ adı verildi!!!
Bir gerçeği kabul etmek gerek:
Nebati yağ (margarin), topluma daha iyi bir yağ seçeneği sunmak için geliştirilen bir ürün değildir!!!
Realite şu ki,
Ampul adı verilen yeni bir aydınlanma yöntemi icat edilmişti…
Mevcut malzemenin nebati yağ olarak pazara verilmesi P&G için tedarik zinciri ve üretim bandında radikal bir değişiklik yapmaksızın,
Ticari sürdürülebilirliği sağlamak üzere zekice kurgulanmış bir hamleydi!!!
Margarin Kelimesinin Kökeni
Fransızca “margarine” sözcüğü “oléomargarine” yani “margarik asitten elde edilen yapay tereyağı” sözcüğünün kısaltmasıdır.
Bu tanım ilk defa 1869’da Fransız kimyager Hippolyte Mège-Mouriés tarafından kullanılmıştır.
Bu sözcük Fransızca “acide margarique” yani “inci şeklindeki kristalleri olan bir yağ asidi” deyiminden, o da Eski Yunanca “margarítēs” yani “inci” sözcüğünden türetilmiştir.
Bu kelime Aramice/Süryanice aynı anlama gelen “margānīthā” ile eş kökenlidir.
Yeni Bir Ürün Toplumsal Alışkanlıkları Hızla Değiştiriyordu
Bu yeni ürünün başarı sağlaması için insanların yüzyıllardır süregelen alışkanlıklarını,
Ve dahi,
Damak tatlarını değiştirmek gerekiyordu.
Oysa ki,
Bu hiç de o kadar kolay bir iş değildi…
Ancak,
Nebati yağ, hayvansal yağın yerini almalıydı,
Çünkü,
Bu P&G için bir var olma/olabilme mücadelesidir.
Öncelikle devasa bir bütçe ayrılır…
margarin nebati yağ – Ampulün İcadı ile Kardiyovasküler Hastalıklar Nasıl Arttı?
margarin nebati yağ – Ampulün İcadı ile Kardiyovasküler Hastalıklar Nasıl Arttı?
İlk reklam kampanyası,
Bitkisel kökenli nebati yağlar ile pişirmenin, hayvansal yağlara kıyasla daha sağlıklı bir alternatif olarak tanıtmak olur.
Ve dahi,
Tereyağından daha ucuz…
P&G, tek bir cümleyle en yakın iki rakibini, domuz yağı ve tereyağını yenmişti: Sağlıklı ve Ekonomik!!!
Bir sonraki adım ise ticari olarak dahiyane bir hamleydi:
Bir yemek kitabı yayınlayıp, insanlara ücretsiz hediye etmek,
Ve,
Bu sayede neredeyse her eve girmek!!!
Adı Crisco’nun Hikayesi (The Story of Crisco) olan bu kitap aslında dönemin diğer yemek kitaplarının çoğuna benziyordu,
Ancak arada önemli bir fark vardı:
İçeriğinde yer alan 615 tarifin tamamı, ıstakozlu bisküviden sade keke kadar her şey tahmin ettiğiniz üzere lezzetli, ekonomik ve sağlıklı(!) Crisco margarin ile hazırlanmıştır.
Crisco bir nebati yağdı,
Ve,
P&G’ nin dağa taşa yazdığı, dünyanın dört bir köşesinde insanların beynine kazıdığı çatı mesaj “Hepsi sebze! Sindirilebilir!” olmuştu…
Previous slideNext slide
koşer – margarin – nebati yağ
P&G’nin ayrıca Crisco’yu Yahudi ev kadınına,
Tereyağı gibi olan ancak etlerle kullanılabilecek bir koşer yemeği sunmak gibi parlak bir fikri daha vardı.
Koşer yemek pişirmeyi kolaylaştırdığı için Yahudiler Crisco ve devamındaki margarinleri tüm diğer etnik gruplardan daha hızlı benimsemişlerdi.
Mesaj yine çok vurucuydu:
“İbrani Irkı, Crisco’ yu 4000 yıldır bekliyor!!!”
Yanlış Bilimsel Verilerle Desteklenen Pazarlama Kampanyası
Crisco, Birinci Dünya Savaşı sırasında yazılı basın, 1920’lerde radyo ve 1930’larda televizyon aracılı yaygın ve kitlesel reklam kampanyalarında hep öncü oldu.
Sağlıklı ve ekonomik seçenek temalı ikili pazarlama stratejisi hayvansal yağlara ustaca zarar verirken, amaç her daim Crisco’nun saflığını(!) teşvik etmekti.
1957 yılında Amerikalı fizyolog Ancel Keys,
“Daha az hayvansal yağ yiyen kişilerde kardiyovasküler hastalıklar daha az görülür” iddiasında olan bir çalışma paylaştı.
Büyük ses getiren bu paylaşım bir anda “kalp için sağlıklı diyet” tanımının da simgesi haline geldi.
Çünkü,
Ancel Keys Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler’e danışmanlık yapan son derece saygın ve güvenilir bir bilim insanıydı.
Hatta, 1961 yılında Time dergisine kapak bile olmuştu.
Kısaca simge bir isimdi.
Bu nedenle,
Ancel Keys “Hayvansal yağlar zararlıdır, bitkilerden üretilen nebati yağ yemelisiniz” dediğinde herkes onun tavsiyelerine uydu.
Ancak bu tehlikeli öneri,
Önce ABD, ardından da tüm dünyayı çok kısa süre içerisinde trans yağların kucağına itti!!!
Böylece 1911’de P&G şirketinin açtığı yolun ikinci aşaması da Ancel Keys’in hatalı çalışması oldu.
Hikâyenin geri kalan kısmını ve toplumun ödediği bedeli zaten biliyorsunuz,
Ancak tek bir cümle ile özetleme gerekirse:
Ancel Keys’ in paylaşımından kırk yıl sonra Harvard School of Public Health’in hesaplamasına göre,
Keys’in hatasının her yıl 250 bin kişinin, yani toplamda 10 milyon kişinin kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle ölümüne yol açıyor!!!