Şimdi döküldü dudak esrarına günah kanatların
Ve
O kuyudan elini uzattı sıcak karanlık.
Devindiğinde kendine yıldızlar
Miğferlerini toprak mahzeninde unuttu
Saklanan krallık,göksel zemin.
Ayaklarımı avuçlarında tutan iki parmak melankoliyle
Islak tütün yataklarında uzanan o hep çocukluk;
Aç gözlerini billur kayalıklarına yaşamak şehvetinin
Çünkü
Gitmek ve ölmek zamanındayız…
Çünkü
Yanağımdaki kesikler
Gözyaşları jiletlerinden
Ve sen
Bu masala çok geç yazıldın,
Geç büyüyeceksin.
Bu benim masalım değil
Ve ben aslında bu masalı
Senin erekt rüyalarına taşıyan Anahit’tim.
Kıvranışı durunca yangının
Bedeninde açılan deliklerden bir bir toplayıp saçmaları,
Olamadığın kuyuda
Olmayacağın masalda
Hiç kurulmamış cümlelerle sevişip
Seni öldüreceğim.
Bir cevap yazın