senin uzun gecelerinde bir göl var
düşüncenin buz hali tuz maya
çölün kumlu nefesi, kehribar…
sen üç kere açıp kapayınca ikindileri,
dönerken sevincini bir evin kendi yönünde
hep var kıymık gibi batan derine
senin uzun gecelerinde bir dağ var
karanlığı giyinince boğulduğum bir ırmak
zamanı acıya kurulu bir saat, sen bakınca tik tak
ölümü ağzından öptüğüm sisli sabah
kendime yuvarlandığım dikenli yamaç…
senin uzun gecelerinde bir taş var
ağır mı ağır çelik kanatlar
durmadan uçmayı giyinen bir kadın
koyu bir gölge trenler kalkmadan
tamamlanmamış sözlerin öldürücü soğuğu…
senin uzun gecelerinde kısa mı kısa bir bakış
eğik bir başın düşüşüyle kesilen
parmaklarının ucunda birikip taşan sıcaklık
alnımı dayadığım yok bir duvar…
senin uzun gecelerinde bir telâş var
hiç bitmeyecek bir aralık, acıya açık
ayaklarını uzattığın korunaklı yalnızlık
dokunmasız hınç, rafflesia rafflesia
hızla geçerken tüm bedenimden
senin uzun gecelerin yok gibi aslında
köşeli bir boşluk baktığım içinden
BİR DAĞ Kİ HİÇ OLMADI, şiir, Cevahir Bedel, Manos Kitap, Ekim 2022
Bir cevap yazın