Yok Olasıcalar – Gönül Tokayeva
göğüs kafesimdeki tüm kuşları vurdular en çok üzüldüğüm kırlangıçlarım oldu kumru teyzelerime ne demeli peki güvercin komşularım şahin amcalarım ah çenemden şikayetçiler gözünüz aydın olsun bülbüller gibi şakıyamıyorum artık rengârenk kanaryalarım yok her yer her şey siyah beyaz siyah beyaz deyince kartal dayılarım nerede ya serçe yürekli bacılarım içim acıyor, yastayım sapanları kırılasıca yok olasıcalar […]
Kim Demiş Rutinler Sıkıcıdır Diye? – Berrin Yelkenbiçer
Ben demiyorum, demem! Murat Uyurkulak son romanı Delibo’da, ani ve tiz haykırışlarla sokaklarda dolanıp duran deli İbrahim için “Bir çeşit şehir mobilyasıydı, demirbaştı. Bir saat kulesi veya otobüs durağı misali, günü düzenleyen, alışkanlık inşa eden bir hususiyeti vardı. Yokluğu, yoksul mahallenin mütevazi hayat makinesinde gıcırdayan bir çarkın duruvermesi gibiydi.” diye yazmış. Bu satırları okuyunca kendi […]
Demli Sözcükler – Hatice Altunay
Bir nehirdir akıp giderdi usulca Biz dilinde büyürdü masum bir bebek Belleğimizde tüterdi bir somunun sıcaklığı Beşikten mezara kadar sevgi taşırdı bunca yürek Bilmece bilmece konuşmazdı yarım ağızlar Bilgisiz sözcüklerle demlemezdi karanlığı Bir nehir akıp giderdi boylu boyunca. İnsan olmanın kıvancını derinimizde duyardık İncinmezdi bir çınarın hüzünlü parmakları İzlerimiz ulanırdı ilmek ilmek Anadolu’ya İğne oyasının […]
Yargı’nın Satılmasına Hazır Mısınız? – Funda Ergenekon
Yargı’nın Satılmasına Hazır Mısınız? (Tahsin Yücel & Gökdelen) Bir dünya düşünün… Çok uzak bir gelecekte olmayan, ama distopik bir dünya olsun bu… Tek tip yapılaşmanın olduğu… Geçmişin yok edildiği… Yoksulların hiç sayıldığı ve hatta sınırların dışına sürüldüğü… Her şeyin ama her şeyin satıldığı bir dünya. Eğitimin, hastanelerin, otobüslerin ve hatta kaldırımların bile özelleştirildiği bir dünya […]
Bozuk Saat – Gülşah Babayiğit
Kan revan içinde kalmıştı. Avuçlarında tuttuğu yüreği, dostun dilden hançeri ile ikiye bölünmüş. Sevgi ile kaydedilmiş her hatıra, ihanete karışıp, nefesi kesilene kadar acı olup akmıştı avuçlarından. Kalpten kalbe giden yolun üstündeki tüm köprüler yıkılmış. Enkazın altında kalan yine bir kadın olmuştu. Gece nöbeti ağırdır. Uyanık kalmayı başarabildiğin anların çoğunda, hayalle gerçek arasında bir çizgidesindir. […]
Kölelerin Döndürdüğü Dünya – Selçuk Karadağ
Geminin ahşapları bir koro gibi gıcırdıyordu. Bu geminin içerisinde uyumak imkansızdı ve İmbo’nun da uyumak gibi bir derdi yoktu. Genç yerli çocuk ince bir kemik parçasını kırmadan bileklerine bağlı kilidin içerisinde döndürmeye çalışıyordu. Ve kemik parçası aynı hayatı gibi kırıldı. İmbo’nun en büyük şanssızlığı belki de 1807 yılından önce Dünya’ya gelmiş olmasıydı. Haydar ismini kendisi […]
Halime – Hatice Dökmen
Sabah saatleri olmasına rağmen Kadıköy İskelesi’nde parmakla sayılacak kadar insan ya vardı, ya yoktu. Büfeciler, çingene çiçekçiler bile tek tük görünüyorlardı ortalıkta. Balon Kafe’yi geçip Moda Sahili’ne doğru yürüdüm. Kalın montum, yün bereme rağmen denizden gelen esintiyle üşüyordum ama aldırış etmedim. Akşam yaşadığım tek kişilik kutlamada alkol şişede durduğu gibi durmamış, fondip yaptığım her kadeh […]
HÜZÜN DUVARI- Metin Ademir
Hüzün duvarının, yaralanan izlerinde Yorgun düşen kalbin, dokunuşlarında Sıvasının çizildiği,damar yollarında Gönül kırıklarının, inciten sesinde Hüzün duvarının, ağlatan gözyaşında Tel tel dökülen, saçının her telinde Yürek sancısının, dinmez acısında Gönül kırgınlarının, inciten sesinde Hüzün duvarının, örselenmiş köşelerinde Kalp gözünün,tıkanmış yolunda Beyne ulaşmayan, sevgi dalgalarında Gönül kırıklarının, inciten sesinde Hüzün duvarının, silinmeyen yalnızlığında İçimdeki karanlığın, kara […]
Mafyanın Sosyal Sermayesi – Ahmet Faruk Keçeli
GİRİŞ Sosyal sermaye üretim ilişkileri ile sağlandığı gibi tüketim ilişkileri, sivil toplum arasında paydaşlık, ortakçılıkta (yarıcılıkta) ast-üst ilişkileri vs. ile de sağlanır. Sosyal Sermayeyi, bağlayıcı sosyal sermaye, köprü kuran sosyal sermaye, bağlantılı sosyal sermaye ayrımları ile ele alabiliriz. Bir dördüncü kategoriye aşağıda değinilecektir. Sosyal sermayenin karanlık yüzü denen ilişkiler bu yazının konusudur. Bu karanlık yüzde […]
Kırık Bir Şarap Kadehi – Kemal Berker Gerdan
Bu nasıl bir karanlık Gözlerin aydınlatır sanardım Boğuluyorum sen yokken Dipsiz bir kuyunun içinde Beraber kaldırdık onca kadeh Çok severdin kırmızı şarabı Ben ise sevmem Ben severdim sigarayı Sen ise sevmezdin dumanını Şimdi ise var elimde Sapsarı bir sonbahar yaprağı Bir şişe şarap ama kırmızı Eşi olmayan kırık bir kadeh ile … Kemal Berker Gerdan
Kırk İkindisi – Adnan Deniz
Bir iç sese kilitli Zaman birikintisi Adını koy sen Öğle, akşam Bir köy ikindisi Bilir misin? Gurbet akşamlarının Hüzünlü serinliğini Bilir misin? Sıla’nın her gece Doğurgan dişiliğini Hep sen emzirdin zaman Düşlerime kötülüğü Hep senin yüzünden Yağmur gibiydim hep Kırk ikindisi. Uzaksın çok uzak Gönül deryamda yüzen Balıklar gibisin aynen Hep sen kokuttun Hep senin […]
Kum Gibi – Hatice Dökmen
Kadınlar gelip geçiyordu gözünün önünden. Sarışın, renkli gözlü kadınlar. Dara’ya bakarken değişiyordu o uğruna ölünesi gözler. Kırmızı kıpkırmızı alev topu olup ateş saçıyordu her bir göz. Dara o ateşlerin arasında yanıyor kendini kuma atıyordu ama kum da en az kadınlar kadar yakıyordu gencin bedenini. Ojeli parmaklar, rujlu dudaklar, irili ufaklı memeler, uzunlu kısalı bacaklar, kıllı […]
Babam ve Gepetto – Dilaver Korkmaz
Ben bir marangozun oğluyum Usta bir marangozun Şekil bulur maharetli ellerinde Belki en sert ağaçlar bile Menfaat için eğilmemeyi Gerekirse kırılmayı bir ağaç gibi Ve burnum uzamasa da O öğretti yalandan korkmayı Rende, keser, testerede değil Yüreğinde gizli sırrı Gepetto bile mesleği Babamdan öğrenmiş olmalı Ağaçtan insan yapmak kolaydı Anlattı babam Gepetto’ya Asıl zor olan […]
Son Yorumlar