Bekleme yapmayın! Sollama yapmayın! (Dil Bilinci -III-) – Tahsin Melan
Geçen yaz Ankara’daydım. Her ne kadar yıllar öncesi bıraktığım Ankara olmasa da benim için bu şehrin anlamı çok farklı. Değişen caddeler, yapılaşmanın ilginçliği, toplumun farklılaşması… Kısacası bana eski hâlini özlettiren çok farklı bir Ankara. Özellikle cadde ve sokaklardaki arabaların kalabalığı ve düzensizliği akıl alır gibi değil. Araba fazla olabilir. Eğer kurallara uyulsa, karşılıklı saygı ve […]
Kırmızı Atkı – Sevil Usta
Soğuktu… Ayaz vardı dışarda. Sonbahar kışa dönüyordu usulca… Aklına geldi kırmızı atkısı. Çekmecesinden çıkarmak istedi. Elini usulca kırmızıya uzattı ama dokunamadan geri çekti. Aklına geldi atkısının boynunu son sarmalayışı ve adamın boynuna son sarılışı. O an hissetti kırmızının soğukluğunu sıcak bedeninde. Arnavut kaldırımdaydı o günde köşe başında. Adamı bekliyordu çocuksu mutlulukla ve atkısıyla. Adamsa geç […]
Vuslat – Arzu Seloğlu
Şehrin ismini iki kişi koyabilir;Ya geride nefes bırakmayıp kapıdan son çıkanYa da hiçbir anı,ânı edinmemiş olan. Adalet sancağını iki kişi dikebilir;Ya ben/benim dediği herşeye kibrit çakanYa da kusur perdesini gözünden atan. Mâşuğa iki kişi kavuşabilir;Ya aşıklık edip vuslattan ar duyanYa da mâşuk olduğunun farkına varan
Yarım Kalan Şiir – Erol ÇELİK
Yıl iki bin on bir, Yirmi üç Ekim Saat on üş kırk bir, verildi hüküm Toprağın altında ağırdı yüküm Acının adını ben Murat koydum Karalı yazılmış dediler yazım Enkazın başında kör oldu gözüm Anlatmak istedim yetmedi sözüm Acının adını ben Yunus koydum Haykırdım sesimi duyan olmadı Kurtulmak istedim gücüm kalmadı Çocuktum, dünyada yüzüm gülmedi Acının […]
Pıhtı -Kadihan YALÇIN
Bu odada yatardı hep. Hep bu odada yatardı. Duvarın dibindeki şu tahta divanda boylu boyunca yatardı. İstese de başka bir odada başka bir divanda yatamazdı. Hep bu odada, bu divanda yatardı annem! Televizyon izlemeyi sevmezdi pek. Boş durmayı da sevmezdi. Boş durmayı sevmezdi ama hep de boş boş yatardı. Ayağım kıbleye gelmesin diye en başından […]
Şener Beyter
1988 Sakarya doğumluyum. Sakarya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Halen özel bir eğitim kurumunda öğretmenlik yapmaktayım. Yediiklim ve Acemi adlı edebiyat dergileri ile edebi kültür ve erik ağacı gibi bazı internet sitelerinde şiir, haiku ve küçürek öykülerim yayımlandı.
Çocukluk – Şener Beyter
Ellerinde biriken kan Ki en unutkan şeydir Sessizce sızar sözcüklerin ağzına Korku müzesinin en baş müdavimidir Kan karla birleşince Kamaşır sessizliği mucizenin Sevginin anne eli değince dizlerine Seyredilmesi öpüş gibi güzeldir Şener BEYTER
HER ŞEY ALLAH’TAN – Burak AKBAŞ
II Altay’ın ölümünden bir hafta sonra Altay’ım hep düşündüm, korktum ne yapacağımı bilemedim. Beni bırakıp gittiğin gün sana çok kızdım. Ölüm kurtuluş muydu? Sen ne ara bu kadar bencil oldun? Kendini düşündün de şu zavallı karını mı düşünmedin? Para bu kazanılıp ödenmez miydi? Neyse… Seni asla affetmezdim, affetmeyecektim. Bugün aldığım haber her şeyi tam tersine […]
Kırmızı Traktör – İrem Seval
Memleketine dönmeden önce üniversiteyi bitirene kadar gecesini gündüzüne katmıştı. Babasından da destek alacağını düşünerek bir otomobil peşinatını biriktirmişti. Özgür rüyalarında sevgilisi yerine hep güçlü motoruyla parlak kırmızı rengiyle yollarda iz bıraktığı arabasını görmüştü. Gökyüzünden koparılmış iki demet mavi, kalbinde kök salan bir çift yeşil anlamlı bakış yerine arabanın dikiz aynasından solladığı şoförlerin şaşkın bakışlarını görmeyi […]
Yeraltından Sesleniyorum – Aylin Çelik
Bugün tam bir hafta oldu kabustan geriye. Yine her hafta olduğu gibi sıradan ve sıkıcı pazar gününe pazarcıların sesleriyle uyanmıştım. Herkesin pazartesi sendromu olur, benimse pazar. Evimin bitişiğinde ki kapalı pazar yerinden dolayı. Köylülerin sattığı köy ürünlerini bulabildiğim yakınlardaki tek yer. Organik demeyeceğim, çünkü bu köylüye etek dopiyes giydirmek olur. Bırakalım şalvarlı, kasketli kalsınlar. Pazardayım… […]
Kiosk – Bihterin Okan
İki gün önce çalışma odamızın yerleşim düzenini değiştirmeye karar vermiştik. Pek geniş olmayan odayı verimli kullanabilmemiz için, Köln’de aldığım ahşap tahta masamdan vazgeçmem gerekiyordu. Bu oda için o çalışma masası çok büyük gelmişti. Evin yakınındaki baumarketin marangozhanesinde bir ahşap tahta kestirip, tahtaya uygun dört tane metal bacak da uydurduğumuz zaman, ucuz yolla edindiğim bir masam […]
Deşince o alçacık höyüğü- Mehmet Özgür Ersan
Sınandığında ipek kılıçla Kan kokusuna alışkın atlarımızla Omuzları sızlayan süvarinin Tuğrasının kazandığı Çatlakları sıvanmış ören bir hana sığındık İçindeki siyah bir sis akıntısını Üflerken Ney’e yalın ayak bir derviş Ufuklardan kovulan bütün bulutlar Göğsüne sığınıyor ağmak için İnleme kalbim Güne bakan tutkun uğuldar Hayal ormanında Sular altında kalmış Dünyanın tek ateşine Promete’nin leşkeri adına Gölge […]
Güneş Hava Yolları – Dilek İşcen Akışık
Havaalanına her zaman olduğu gibi uçağın kalkış saatinden hayli erken geldi. Mutlu anları yakalamaya hazır. Zor bir kışı gülümseyerek uğurlayabilmenin rahatlığı içinde. Öğretileri yakınlarına iletemese de kendi alabildiklerine bakıyor. Değişim rüzgârına direnmeye gerek yok artık. Her şeyin bir zamanı olduğunu duymak başka, yaşamak bambaşka. Çoluk çocuğu, tüm sorumlulukları bırakıp ilk kez yalnız başına tatile […]
Son Yorumlar